”Shut the door and have a seat.”

60’larda televizyonun topluma yaptıklarıyla, günümüzde yeni nesil iletişim araçlarının topluma yaptıkları arasında paralellik bulmanın mümkün olmadığını kimse iddia edemez.

Mad Men’in bir çılgınlığa dönüşmesi yalnızca bu korelasyonla açıklanamaz tabii ki.

The Sopranos, Spartacus ya da herhangi başka testesteron odaklı kurguya oturtulduğunda sırıtmayacak bir alpha male’den 60’ların Amerika’sında kreatif direktör yaparsanız, olacağı budur.

Neden Değerli? : İletişimin, reklamcılığın ve toplum dinamiklerinin geri döndürülemez şekilde değişmesine şahit olduğumuz bir zaman diliminin benzerini, güç-para-cinsellik-daha fazla güç-para ve cinsellik ekseninde kocaman bir eğlenceye çevirdiği için.

Neyi Değiştirdi? : Viski, takım elbise, para, yaratıcılık, ”dişilik” ve evliliğe yaklaşımı. Hepsi bir arada ya da ayrı ayrı hiç bu kadar kolay hazmedilir olmamışlardı.

2011’de Ne Alemde? : Gerçek bir efsaneye dönüşmek ya da ilk 3 sezonuyla hatırlanmak arasındaki ince çizgide.