2012’ye iki kala…



Bir albümün sahip olabileceği en güzel isme sahip Mor ve Ötesi albümü. Duygusallığı bir yana bırakırsak Mor ve Ötesi’nin ”ana akımı belirleyen” olduğunun cümle aleme ilanı da diyebiliriz. Komplekssiz, grubun geldiği konumun verdiği güvenle yapılmış bir albüm. 


Neden değerli?:  Kusursuz bir kayda sahip olması bir yana, grubun en olgun albümü. B
ırak Zaman Aksın naifliğinde, Dünya Yalan Söylüyor kadar muhalif, Büyük Düşler‘den çok daha aydınlık. 2010’un nisanında ne zamandır arafta olan bizlere ihtiyacımız olan şeyi verdi: umut. Üstelik bunu yaparken ne Ortadoğu’da olduğumuzu inkar etti ne de kafamızı kurcalayan meselelerden elini çekti.

Neyi değiştirdi?: Eurovision’la bir hayli eleştiri alan Mor ve Ötesini ”Buralarda bu müzik böyle yapılır” dercesine dokunulmaz bir noktaya taşıdı. Grubu yorma kendini’ye son derece ironik bir klip çekebilecek konuma getirdi. Teknik olarak bakarsak Harun Tekin‘in kendi ifadesiyle ”Türkiye’de rock müziğin sound çıtasını belirledi, her anlamda rock müziğin sesini daha duyulur kıldı.”

2011’de ne alemde?:  2011 yılına geldiğimizde grup, çok daha geniş kitlelere konser verebilecek, müzik dışında herhangi bir projeyi alıp taşıyabilecek derecede marka değeri yaratmış durumda. Harun Tekin’in albümün çıktığı bahar aylarında dediği gibi: 



 ”bundan sonrası hep yaz”
[youtube=http://www.youtube.com/watch?v=JG5rnsFnsVw?fs=1]