İNCELEME: BLONDE REDHEAD – Barragán

2 Eylül‘de yayınlanan taze Blonde Redhead albümü Barragán, günlerdir kulaklarımızdaydı. Eylüllere yakışan albümlerin başını çeken Blonde Redhead, 4 yıl aradan sonra  Penny Sparkle etkisi hala devam ederken yeni albümünü yayınladı. Misery Is A Butterfly ile geçen 4 yılın ardından sıra  artık yenileri hakkında konuşmaya geldi.

Büyük resme baktığımızda Blonde Redhead’i tanımlayan karanlık ve gizemli bütünleme zaman zaman yerini syntheseizer’lara bırakmasını bilmiş, shoegaze’den dream pop’a kadar koşmuştur. Barragán’da da durum aslında böyle. Bezgin ve sır dolu vokallerin tabanında elektronik dokunuşlarla bir araya gelen enstrümanlar Barragán’a hayat veriyor.

Albüme ismini veren ilk şarkı Barragán adeta sonbaharı fısıldıyor. Orkestral bir girişle albümden neler yakabileceğinize dair soru işaretleri yükseliyor. Ve Lady M ile albüm benliğini ortaya koymaya başlıyor. Kazu Makino‘nun sesini duymak insanı rahatlatıyor ve Barragán akışına başladığınızı anlıyorsunuz.

Dripping yeni albümden en sevdiğimiz şarkı zira bu hareketli olmasıyla da paralel olabilir. Elektronik seslere özenle yer verilen Dripping, dans edebilme yeteneğinizi sınıyor. Sözlere de bakmak gerekiyor: ”I saw you drippling sunlight, I saw you drippling moonlight.”Simone Pace de dümdüz (belki biraz bitkin) seslendirdiği Dripping’de romantik disconun tüm veli nimetlerinden yararlanmış.

Grup galiba ”Haydi bu da burada dursun o zaman.” diye şarkı yapmış adını da Cat On Tin Roof koymuş. Aslında -vokal sevimlilikleri sağolsun- eğlenceli tınlayan şarkı, improvize gitar soloları ve  synthleri ile dinlemesi kolay olduğu kadar zor. The One I Love isminden de beri geldiği üzere adeta bir aşk şarkısı. Tekerleme minvalli duygusal sözleri ile dinleyicinin kafasını dağlara taşlara vurdurtan The One I Love kırılgan haliyle sona eriyor ve  Makino’nun acı dolu sesiyle yağmurlu günleriniz için geliyor. Gizemli tavrını koruyan playlistte sıra No More Honey‘e geldiğinde işler biraz değişiyor. Şarkının tonlamalarında My Bloody Valentine‘i anımsatttığını söylemek için Pitchfork olmaya gerek yok. Hangi albümü dinlediğinizi bilmiyorsanız kazara MBV’ye denk gelmiş olduğunuzu düşünebilirsiniz. Mind to Be Had‘de benzerlik konusunda aşağı kalmıyor. Shoegazevari tınlamasının yanısıra Simone’un tembel tonlamalı vokali de Mind to Be Had’i uzay boşluğuna, sonsuzluğa doğru sürüklüyor (çünkü 8 dakika 47 saniye).

Barragán’da son 3’e gelindiğinde tempo düşüyor. Adeta bölüm bölüm olan Defeatist Anthem (Harry & I), uzun soluklu 6 dakikanın içinde birden çok hikaye taşıyor. Kesik kesik tınlayan vokalin bir var olup bir yok olması ve bunu elektronik temeller üzerine kurması da albümün en ilginç şarkısı tacını Defeatist Anthem (Harry & I)’a devrediyor. Makino’nun sesine yeniden kavuştuğumuz ve Pace ile düetinden mest olduğumuz Penultimo, adeta bir uzun yol şarkısı iken, Seven Two‘da tüm dizginliği ile bir Blonde Redhead albümünde olduğumuzu ve bunu sonuna kadar değerlendirmemiz gerektiğini söylüyor.

Totalde elektronik altyapının gitar ve bezgin vokallerle kesiştiği Barragán, farklı bir yolculuk ancak bilinenden çok da farklı değil. Gizemli duruşuna bu albümde de sıkı sıkıya bağlı kalan Blonde Redhead, yeni lezzeti Barragán ile kulakları (zaman zamanda aklı) uzun süre meşgul edecek gibi görünüyor.

Loop köşesi: 

Dripping

The One I Love

No More Honey