AVRUPA’NIN EN HAVALILARI: WAY OUT WEST & FLOW FESTIVAL

Türk lirasının değer kaybedişiyle paralel olarak yurtdışı festivalleri de hem bilet fiyatları hem de uçağıdır, kalacak yeridir derken giderek daha da hayal olsa da takibi elden bırakmıyoruz. Malumunuz, yazın yavaş yavaş sonuna yaklaşıyoruz ve Primavera’lar, Lollapalooza Paris’ler, Best Kept Secret’lar gözümüzün yaşına bakmadan geçti gitti. Bizi ise bu yaz için bunlardan çok daha fazla heyecanlandıran iki festival vardı: Way out West ile Flow.

Avrupa müzik festivalleri dendi mi genelde akla ilk gelenler kuzey ülkelerindeki festivaller olmuyor. Ne var ki ikisi de bu hafta sonu gerçekleşecek olan Way Out West ve Flow, line-up’ları ve hiç şüphesiz ki Nordik olmalarının getirdiği coolluk ve müthiş ortam ve imkanlarıyla Avrupa’nın en gidilesi iki festivali olarak gözükmekte. Kaçınılmaz olarak “keşke bu kadar pahalı olmasalardı” diye iç de geçirdiysek bu iki aşırı underrated festivale daha yakından bakıp biraz daha üzülebiliriz:

Önce Way Out West ile başlayalım. Yarın, yani 9 Ağustos’ta başlayıp üç gün sürecek olan bu festivale, İsveç’in en büyük ikinci şehri Göteborg ev sahipliği yapıyor. Slottsskogen isimli yeşil mi yeşil, baktıkça insanın içini açan bir parkta gerçekleşen festival, 2007’den beri var ve baktığımız kadarıyla bu sene tarihinin en müthiş line-up’ıyla geliyor. Hazırsanız başlıyorum: Arctic Monkeys, Kendrick Lamar, Arcade Fire, Fever Ray, Patti Smith, Iggy Pop, St. Vincent, M.I.A., Fleet Foxes, Grizzly Bear, Ariel Pink, Lily Allen, Brockhampton, Dirty Projectors, Kamasi Washington, Mura Masa ve Nordik Simit olsaydık bilebileceğimiz bir dolu Nordik isim daha. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi festival 2012 yılından beri yalnızca vejetaryen yemekler satıyor, film gösterimlerine ve çeşitli konuşmalara da ev sahipliği yapıyor, LGBT sertifikalı ve çevreye duyarlılığıyla biliniyor. Hayallerimizdeki festivalden bile daha güzel kısacası!

Gelelim Flow‘a. 10-12 Ağustos arası Helsinki’de gerçekleşecek olan festivalin Way Out West’ten hiç de aşağı kalır yani yok. Kendrick Lamar, Arctic Monkeys, St. Vincent, Fever Ray ve Fleet Foxes gibi ortak isimlerin yanında festivalin en büyük kozu, efsanevi albümü The Miseducation of Lauryn Hill‘in 20. yılı vesilesiyle çıktığı turnede Lauryn Hill‘i de ağırlayacak olması. “Bizde niye yok” dedirten Flow, eski bir elektrik santralinin bulunduğu alanda gerçekleşecek olmasının cool’luğunu bir kenara bırakırsak Resident Advisor sahnesiyle, enstalasyon ve sergileriyle, pop-up sinemasıyla, Michelin yıldızlı bir restoran bile içeren yemek seçenekleriyle, çevreciliğiyle ve hatta çocuklara özel aktiviteleriyle “bir festival nasıl olmalı” sorusunun cevabı niteliğinde. Üstelik programı öylesine güzel ayarlamışlar ki festivallerin olmazsa olmazı “şunu mu izlesem yoksa bunu mu” gerginliğini yaşamanıza bile imkan tanımamışlar.

Biz İstanbul’da festivalsizlikten kırılırken kuzeydeki bu iki müthiş festivali kıskançlık içinde, uzaktan uzaktan takip ediyor olacağız. Siz de bizim gibi gaza gelip “artık seneye bir müzik festivaline gidelim yahu!” diyenlerdenseniz Flow ve Way Out West, hiç şüphesiz ki her açıdan en iyi seçenekler arasında. Resmi playlistlerini de şöyle bırakmış olalım: