Canımsın…

Fakir Ama Gururlu: Sene 2002, Ryan Gosling‘in toy halleri; Murder By Numbers‘ta Michael Pitt ve Sandra Bullock ile beraber filmin ana karakteri olarak arz-ı endam ediyor. Ancak esas oğlanımızın bakışları üzerinde toplaması 2004’te The Notebook‘ta canlandırdığı bir hayli romantik karakterle vuku buluyor. Zira kendisinin Rachel McAdams‘la gerçekleştirdiği o ateşli öpüşme sahnesi daha dün gibi hatırımızda.

Biz Sevişiyoruz: Ryan Gosling‘in namı Hollywood’da alıp yürüse de, kendisi bu sektöre sırtını yaslamak yerine bağımsız filmlerle anılmaktan bir hayli memnun. Keza büründüğü marjinal rollerle her defasında rezil değil vezir oldu. Half Nelson‘da madde bağımlısı bir öğretmen, Lars and the Real Girl‘de “real doll” Bianca’yla kurduğu bağ, Blue Valentine‘da yaşadığı bunalımlar derken zihinlerde Edward Norton ve Johnny Depp arasında bir yerlerde konumlandı bile. Anlayacağınız, Ryan Gosling, çeşit çeşit insan var dedirten cinsten ve kendisini fütursuzca izlettiriyor. Bunlarla da sınırlı değil marifetleri; Dead Man’s Bones isimli bir grubu var ve indie folk civarlarında müzik icra ediyor.

Bitmesin Bu Rüya: Temennilerimiz bu rüyanın hiç bitmemesi gerektiği yönünde. Geçen ay Crazy, Stupid, Love. vizyona girdi. Önümüzdeki günlerde de The Ides of March ve Cannes‘da en iyi yönetmen ödülünü alan Drive‘la boy gösterecek. Bütün bu kallavi yapımlara istinaden, esas oğlanımız 2012’de Oscar heykelciğini evine götürür mü dersiniz?