İNCELEME: EDITORS – IN DREAM

Takvimi milenyumun ilk yıllarına aldığımıza, alternatif müzik sahnesi yepyeni bir tarzın varlığı eşliğinde çalkalanıyordu. Post-punk revival diyorlardı birkaç grubun yaptığı Talking Heads, Siouxsie and the Banshees, the Fall ve özellikle Joy Division kökenli müziğe. Interpol’ün Turn on the Bright Lights’ı belki de 2000’lerin en iyi albümlerinden bir tanesi olmakla kalmayıp grubu akıl almaz yerlere taşıdığı sıralarda Staffordshire Üniversitesi’nde Müzik Teknolojisi okuyan bir avuç genç de Editors isimli bir grup kuracak ve bu türün oldukça sağlam üç örneğini ard arda müzik severlerin önüne serecekti.

Tekrar günümüzdeyiz. Post – punk revival, Latince ne kadar aktif bir dilse o kadar aktif bir tür haline geldi. Interpol, zamanında festivalleri fethederken artık sahnelerin açılışını yapmakla yetiniyor. Yine de 2014 çıkışlı El Pintor bile kendi türlerini iyi şekilde sürdürdüklerini gösteriyordu. Hikayemizin diğer kahramanı Editors ise biraz daha farklı şeyler peşinde. En son Rock’n Coke’ta içerdiği bazı şarkıları canlı dinleme fırsatı bulduğumuz The Weight of Your Love gibi Sugar dışında elle tutulur şarkı bulunmayan bir felaket atlatan Editors, yeni tarzıyla yeni albümüyle ve yeni İstanbul konseriyle (9 Aralık’ta Volkswagen Arena’da) 2015 sonbaharına giriş yaptı. Tüm prodüksiyonunu grup üyelerinin bizzat üstlendiği In Dream, Editors’ın post-punk revival ile synthpop arasında mekik dokuduğu 10 şarkı barındırıyor. Bu açılardan direk aklımıza 2009 menşeli In This Light and On This Evening ve içindeki müthiş güzide synthpopumsu Papillon, The Big Exit şarkıları geliyor. Ancak In Dream’i biraz daha detaylı incelediğimizde bu şarkıların başarısını büyük ölçüde tekrarlayamadığını gözlemliyoruz.

Albümü, ilk single No Harm ile açıyoruz. Biraz ambient havası ve sonlara doğru tüm enstrümanların sesinin açılması ile adeta “Hadi beyler, bakalım neler yapmışsınız!” dedirtiyor ve albüme intro muamelesi çekiyor. Ocean of Night ise arkada devam eden piyanoların üstüne gelen ikonik Tom Smith vokaliyle bizi selamlıyor. Geçişleriyle ve son kısımlarıyla Arcade Fire, özellikle de Haiti esintileri kulaklarımızı ele geçiriyor. Sıradaki Forgiveness ise tarz değişikliğini oldukça keskin bir şekilde hissettirerek bir dönüm noktası maiyetinde. Duraksayarak söylenen vokaller biraz Alt-J vari iken elektronik davulun etkileri iyiden iyiye belirginleşiyor. Salvation ise hiçbir Hurts albümünde sırıtmayacak şekilde ve karanlık synthpop üstüne coşkulu nakarat formülünü uygulmakta. Life is a Fear ise Editors’ın gereksiz samimiyetsizliklere ve eski tarzına sadık kalmaya çalışmadan dümdüz bir synthpop şarkısından altından kalkışının göstergesi olup konserde bağıra çağıra söylemek için oldukça ideal durmakta. The Law o kadar “eh” bir şarkı ki ne diyeceğimi bilmiyorum açıkçası. Neyseki çok uzatmadan Our Love tekrar bizi 80’lere uçuruyor ve Journey başyapıtı Don’t Stop Believin’e saygılarını sunuyor. “All the Kings” de iki eğreti tarzı birleştirme çabasının hasta doğan bebeği misali fena olmamasına rağmen etkileyemiyor. At All Cost için de “The Law”dan daha fazla bir şey söylemek maalesef mümkün değil. Albümün kapanışını ve belki de zirvesini Marching Orders ile yapıyoruz. Neredeyse 8 dakikalık bu destansı şarkı 9 şarkının yapamadığı füzyonu başarıyor. Klavyesinden vokaline, melodisinden sözlerine play tuşuna bastığınızdan bu yana geçen 51 dakikayı biraz olsun değerli kılıyor.

“In Dream” birkaç zirve anı dışında özellikli ve dinlenesi bir albüm olmayı başaramıyor. Albümün tarz değişikliği yaşadığı ve eski Editors’ın klavyeyle buluştuğu şarkılarda sözlerin zayıfllığı, özellikle nakaratların yapısından zarar gördüğünü düşünüyorum. Nakaratlarda ve çoğu şarkının kapanışları birbirine benzer şekilde tek bir kalıbın tekrarı veya azıcık değişikliğe uğramış şekli ile süregeliyor ve dinleyiciyi yakalamayı başaramıyor. Bu doku uyuşmazlığı belki de müzikten kaynaklanmış da olabilir ki Marching Orders albümün geri kalanına göre gayet catchy durumda. Diğer yandan, albümün bütünlüklü yapısı içinde eğreti dursalar da iki saf synthpop şarkıları Life is a Fear ve Our Love kesinlikle başarılı denemeler. Sonuç olarak; Editors, bu marjinal denemesiyle müzik algımızda büyük aydınlanma yaratmazken, kendi repertuarına iki iyi, bir de çok iyi şarkı eklemeyi yine de başarıyor.