İNCELEME: JENNY HVAL – BLOOD BITCH

Yazı: Berkant Çağlar

Jenny Hval, şiirsel ve dinleyicisiyle diyaloglar kurmaya çalışan albümü Blood Bitch ile deneysel müziğinin ulaşılabilir ve ilişki kurulabilir kriterlerini göz ardı etmeden roman tadında işler yapmaya devam ediyor. Kanın ve kültürel referanslarının mercek altına alındığı albüm, vampirden, menstrüasyon dönemine bir dizi ilişkisellik içerisinde son derece ‘özel’ anlar içeren bir günlük haline dönüşüyor. Hatta bir süre sonra Hval’ın kendi gündelik hayatının ayrıntılarının bu kadar içerisinde olmak bir utanç duygusu yaratıyor, kolektif olarak paylaşılan bedenlere dair bir sorumluluk getiriyor ve toplumsal ve bireysel olanın iç içe geçmişliğini dramatik bir biçimde sahneliyor.

Hval’ın albümlerinde düzenli olarak kavramsallaştırmaya çalıştığı konular Blood Bitch ile de devam ediyor. Özellikle, beden ve tüketim başlığının daha görünür olduğu şarkı sözlerinde Hval, parçaları adeta bir deneme tahtası gibi kullanıp baskıcı heteronormatif yapıları deşiyor, doğum kontrolünün sanrılarını paylaşıyor ve sınırlarda -bir köprüden ya da vadiden düşmeye ramak kala- dolaşıyor.

Albümün akışı deneysel yapısı içerisinde, Hval’ın yaratmak istediği atmosferi kolaylaştırıyor ve anlatmak istediği hikayelerle bir arada düşünüldüğünde son derece işlevsel bir konum kazanıyor. Bu çerçevede, ‘Untamed Region’ Hval’ın kendi içinde bulunduğu mekansallığı ve düşünce akışını yakalamamızı kolaylaştırırken ‘Female Vampire’ ve ‘Conceptual Romance’ gibi güçlü parçaların ardından soluk alabileceğimiz bir durak işlevi de görüyor. Hemen ardından gelen ‘The Great Undressing’ in başında Hval’ın bir röportajının ortasına atılıveriyoruz ve muhabirin, “Bu albüm ne hakkında Jenny?” sorusuna Hval, “Vampirler hakkında” cevabını veriyor ve karşılıklı olarak gülüyorlar. Aslına bakarsak buradaki karşılıklı gülüşme, ikisinin de bu albümün aslında doğrudan vampirler hakkında olmadığını bilmelerinden geliyor. Vampir fikri, bir yandan fetiş bir yandan da yasaklanmış bir korku nesnesi olmasından gelen belli referanslar çerçevesinde anlam kazanıyor. Bu albüm en nihayetinde arzu ve baskı, bu ikisinin çatışmasından doğan sanrılar ve bedensellikler ile ilgili; arzu her defasında yeniden kurgulanıyor, görünüp görünüp saklanıyor ama belli kültürellikler içerisinde baskı kendini var etmeye devam ediyor. Kapitalizm ve heteronormatif yapı Hval için baskının ana dinamiklerini oluştururken elindeki en güçlü mücadele aracı arzu oluyor.

Arzu-baskı ve bedensellikler konusunu, ‘Period Piece’ ve albümün yapı taşı ‘The Plague’ ile daha net anlıyoruz. Hval, Period Piece’te “Korkma! Sadece kan” diyor menstrüasyon dönemi için ve hemen ardından aslında albümün net ve anlaşılabilir yapısını tek ihlal ettiği The Plague’de aforizmadan aforizmaya koşuyor. Öncelikle kim olduğunu bilmediğini söyleyerek başlıyor parçaya ve ardından daha önce gerçekten hiç sevilmediğini tekrar edip duruyor ve takibinde muhtemelen sevdiği adama “sen geçen gece uyurken doğum kontrol hapımı Rose şarap ile aldım” diyor.

Jenny Hval’ın yaşadığı katmanlı gerçeklik bizi de bir tanıklığa mecbur bırakıyor. Bedenin bir yandan doğum kontrol ve tıbbi teknolojilerle kontrol altına alındığı baskıcı ve erkek olanın hizmetinde olan bir sistem bu. Hval’ın paylaştığı fazlasıyla mahrem anılar dinleyicide bu baskıcı sistemi yıkma isteği yaratıyor. Bu hissin bize bu kadar net bir şekilde geçmesinin sebebi şüphesiz Hval’ın havalı sözleri bir kenara bırakıp kendi hikayesini ve duygularını olduğu gibi aktarabilmesinde.