İNCELEME: THE LAST SHADOW PUPPETS – EVERYTHING YOU’VE COME TO EXPECT

Henüz Arctic Monkeys -nispeten- mini mini bir grupken Alex Turner, birlikte turladıkları The Rascals’dan Miles Kane’le takılmaya başladı. Bu birliktelik ilk meyvelerini dört EP ve inanılmaz bir LP, The Age of Understatement formunda verdi. Yıllarca hepimiz şarkı şarkı belki yüzlerce kez dinledik; albüme de, Miles Kane ve Alex Turner’ın müzikal birlikteliği düşüncesine de git gide aşık olduk. Söylediklerine göre bir planla yola çıkmamışlardı ve birlikte tekrar stüdyoya girip girmeyeceklerini bile bilmiyorlardı ama beklemeye devam ettik. Müjde 2015 yılının sonlarına doğru, önceki albümün yaylılarından sorumlu olan Owen Pallett’ın sonradan sildiği bir tweet aracılığıyla geldi.

Albüm haberlerini yeni “badass” imajlarını sergiledikleri iki videoyla resmileştirdikten sonra Ocak ayında ilk single Bad Habits’i paylaştılar. Yıllar yılı elimizde olan o bir elin parmakları kadar sayıdaki şarkı nice kalp kırıklıklarına, nice depresyonlara fon müziği olmuşken ve benzer şekilde bir gönül bağı kurmaya devam edeceğimize inandığımız bir albüm beklerken Bad Habits’le karşılaşınca bir şok yaşamamak elde değildi tabii ki, ama sonrasında albüm içinde dinleyince kendisiyle daha uzun yıllar sürecek bir aşka doğru yol almaya başladığına inanıyorum başta bu şekilde hissedenlerin bile. Şimdi dönüp bakınca albüm hakkında genel fikir vermek adına iyi bir seçim olmuş desek yanlış olmaz. Bu şarkı için de çoğu şarkı için olduğu gibi, en büyük tebrikler geçtiğimiz sene İstanbul’da izlediğimiz Owen Pallett’a gitmeli bence, bir de Miles Kane’in asker tıraşına.

Bad Habits’i, Everything You’ve Come To Expect, Aviation, Miracle Aligner single’ları takip etti ve sonunda 1 Nisan’da albüme kavuştuk. Albüm single olarak da dinlediğimiz ve izlediğimiz Aviation ile açılıyor. Everything You’ve Come To Expect’in eski albüme en çok yaklaştığı şarkılardan biri denebilir -diğer şarkılardan 2 yıl kadar önce yazılmış olmasının da bu durumda etkisi olmuştur mutlaka- yine aynı karanlıklıkta ama sözleri için konuşacak olursak önceki albümdeki endişe, biraz daha soğuk ve kendini beğenmiş bir hale bürünmüş.

Albüm Miracle Aligner’la devam ediyor, pek bu albümde olmasını beklemediğim tarzda bir şarkı aslında, yumuşak tınısı ve Alex Turner’ın olgun, şefkatli ve bol İngiliz aksanlı vokaliyle benim Favorite Worst Nightmare ve The Age of Understatement arasında bir yere yerleştirmek istediğim bir parça.

Hemen arkasından albümün ismini aldığı şarkıya geliyoruz. Bence bu şarkı her anlamda Alex Turner’ın Los Angeles’a taşınışına adanmış. Hem “I guess the coastal air gets a girl to reflect” gibi sözleriyle, hem gevşek arka vokalleriyle, hem de Owen Pallett’ın harika yaylı işçiliğiyle hepimize California sahillerinde yürüyormuşçasına bir his vermeyi başarıyor.

The Element Of Suprise, grubun aldığı halin özeti gibi. Evet, çok ünlüler, çok seksi manken sevgilileri var ve “Just let me know when you want your socks knocking off” gibi özgüveni yüksek cümleler kurabilirler ama hala tam olarak istedikleri o Bad Habits halleri değil içlerinden asıl gelen.

Albümde Alex Turner’ın vokallerinin hep yumuşak ve zahmetsiz oluşu en çok hoşuma giden şeylerden biri. Sweet Dreams, TN çok bayıldığım bir şarkı olmadı, daha önce de derinlemesine incelediğimiz gibi Alex Turner’la ilgili benim kalbimi çalan şey söz yazarlığı olmuştu hep, bu şarkıda biraz üşengeçliğine gelmiş gibi bir his veriyor.

Used to Be My Girl neredeyse “AM”de görebileceğimiz gibi bir şarkı. Alex Turner’ın gözümüzdeki kötü çocuk imajı “Gimme all your love so I can fill you up with hate” gibi sözlerle pekişirken, şarkıda hissettiğimiz bariz Josh Homme etkisi “rockstar” kimliğini pozitif yönde etkiliyor. Şarkıda nakarat etrafında birbirine giren vokallerinin uyumu en çok hoşuma giden şeylerden biri.

Pattern’la ikilinin albüm genelinden anladığımız kadarıyla oldukça hareketli olan hayatlarına bir bakış atıyoruz. Bir kez daha Owen Pallett ve 29 kişilik orkestrasına teşekkürlerimiz ve “And I slip and slide like I spider on an icicle” gibi alışılmadık ama yerinde olan sözlerine olan hayranlığımız eşliğine albümün en başarılı şarkılarından biri oluyor.

The Dream Synopis’in sözlerinde ikili, Sheffield’dan bahsederek nereden geldiğimizi unutmadık derken, bu düşüncem şarkının Submarine soundtrackinden çıkmış gibi oluşuyla da destekleniyor. The Bourne Identity’de de aynı doğrultuda biraz haterlarına seslenerek, biraz özeleştiri yaparak albümü kapatıyorlar. Son olarak “I feel like the sequel you wanna see but you were kinda hoping they would never make” derken aklında Star Wars olduğuna inanıyorum ve Alex Turner kendisine olan aşkımı tazelemeyi bir kez daha başarıyor.

Duyduğum kötü yorumlara rağmen ben albümü beğenmedim diyemem, daha şimdiden 20’den fazla kez dinlemiş durumdayım ve severek dinlemeye devam edeceğime de eminim. Richard Ayoade’nin yönettiği kliplerin yokluğu çok hissediliyor ve kesinlikle bir The Age of The Understatement değil, ne yaparlarsa yapsınlar olmayacaktı da. O yüzden beklentileri karşılamamış oluşu anlaşılabilir ama kötü albüm de denmesin bence. Albümün tadını yeterince çıkarabilmek için sadece, o 22 yaşındaki Beatle saçlı, takım elbiseli olabilecek en tatlı şekilde tef çalan iki genç adamın artık sadece kalplerimizde yaşadığını; onların yerini yine güzel müzik yapmaya devam eden eşofman takımlı ve briyantinli, havalı adamların aldığını kabul etmemiz gerekiyor.