ORADAYDIK:  مشروع ليلى MASHROU’ LEİLA

İtiraf ediyorum; Mashrou’ Leila‘nın konser öncesi totalde 2 şarkısını biliyordum ve metroya binmeden indirdiğim son albümleriyle bu sayı 15’e çıkmıştı. Grubu savunduklarıyla bildiğim ve gönülden bağ kurduğum için her seferinde dinlemeye teşebbüs etsem de şarkı dilini anlamıyor oluşumdan kaynaklanan önyargılarımı kırmaya yetmemiş. Ve fakat 3. kez İstanbul’a gelip de Salon’u fullediklerine göre bir hikmeti vardır diye düşündüm ve Salon’daki sezon açılışımı yapmış bulundum.

Öncelikle son albümleri Ibn El Leil gerçekten pop üzerine sağlam temeller atarak yaratılmış başarılı bir albüm. Bazen bütün şarkıları birbirine benzetebiliyorsunuz (çünkü pop) ama Icarus tadından yenmiyor. Tayf (Ghost) ise keman ile synth’in bir araya gelmesinden oluşan bir ziyafet. Arapça olduğunu dinlerken fark etmiyorsunuz çünkü şarkı davuldan gitara akıp gidiyor. 3 Minutes ve Djin de diğer favorilerim oldu, hazır buradayken söyleyeyim. Konseri özetim ise şöyle oluyor:

-Grubun şarkılarını daha yeni öğrendiğim için konserde playlist neydi tabi ki bilemiyorum ama sahne performanslarına aşık olup aklıma kazıdığım için yeni albümden Icarus ve 3 Minutes çaldıklarına eminim.

-Eskilerden de Raksit Leila çaldığında konsere hep bir ağızdan eşlik edildi. 3al 7ajizImm El JacketLil Watan arkadaşlarımın söylediklerine göre çaldıkları diğer şarkılar.

-Arkada dönen video/görseller özenle düşünülmüştü. Bir ara her şeyi bırakıp videoları izledim.

-Kalabalık inanılmaz coşkuluydu. Neredeyse tüm şarkıları birlikte söylendi. Kahire, Suriye ve Ortadoğu’nun çeşitli yerlerinden bir sürü dinleyici Salon’daydı. Cuma günü sosyalleşmeye gelen kalabalık genelde sakin şarkılarda kendini sohbet ederken bulur ancak bu dinleyici kitlesi her şarkıda vokalin beklentisine yanıt verdi ve adeta Mashrou’ Leila ile birlikte hareket etti.

Inanilmaz #mashrouleila

Avaz Avaz (@avazavazdergi) tarafından paylaşılan bir video ()

-Sahne performansında tüm Salon ahalisi olarak büyülendik diyebilirim ve asla abartı olmaz. Şöyle ki; acaba abartıyor muyum diye konser sonrası diğer canlı performanslarını izledim. Ve gönül rahatlığıyla söylüyorum, Salon’daki bir başkaydı. Grubun vokali Hamed Sinno saçı, kıyafeti, bakışı, duruşu, dansı, şovları ile Salon’a devleşerek gelmişti. Ona eşlik eden viyolinist Haig Papazian da kemanıyla kendini dansa kaptırdı. Hamed’in hem bize hem Haig’e yaptığı danslar adeta “aramızda kalsın” minvalindeydi.

Günün sonunda Arapça şarkılara olan önyargımdan dolayı kendimi bir süre kınadım. Ve sanırım hala kınıyorum çünkü konserin etkisinden tam çıkabilmiş değilim. Tabii ki bunda İstanbul’da çok uzun zamandır bir konser etkinliğine katılamamanın da etkisi vardır ancak  Mashrou’ Leila tüm övgüleri sonuna kadar hak ediyor ve İstanbul’a bir daha gelmelerini dört gözle bekliyorum.

Konser gecesi fotoğrafları için linki buraya bırakıyorum: Salon