RÖPORTAJ: EFTERKLANG + TATU RÖNKKÖ (LIIMA)

Son zamanlarda Tatu Rönkkö eşliğinde performanslar sergileyen Efterklang’ı İKSV Salon konserleri öncesi yakaladık. 10. yılını dolduran albüm Tripper konuştuk, Ankara konserini sorduk, Liima’yı sorduk. Ortaya güzel bir söyleşi çıktı. Buyrun;

Ahmet: O zaman ilk soruyla başlayalım. Nasılsınız? Nasıl gidiyor işler?

Rasmus Stolberg: Tekrar İstanbul’da olmak çok güzel. Yeni bir yıl, farklı hissettiriyor. Tabi birazcık da paslanmışız gibi hissediyoruz. Yeni bir yaratış süreci içerisindeyiz. Evden çok uzaktayız. Günlük işlerimizden çok uzağız. Hem her şeye çok açığız, her şeyden çok çabuk etkileniyoruz, ilham alıyoruz hem de yeni bir şeyler ortaya çıkarma konusunda çok hazırız. Bu bayağı iyi hissettiriyor. Tabi bu sürece daha dün başladık. Birazcık erken aslında işlerin nereye varacağı tahmin etmek.

Ahmet: Konserlerinizde sizi farklı biçimlerde gördük hep. Konsere sekiz kişi de çıktığınız oluyor, üç kişi de. Şimdi de dört kişisiniz. Bunun sebebini sorsak?

Mads Brauer: Hepsinde çok farklı deneyimler yaşadık. Hepsinde farklı bir tınımız vardı. Sekiz kişi olduğumuz zaman aynı anda bir sürü şey oluyordu sahnede, dört kişiye indiğimiz zaman ise daha çok birbirine bağlı bir müzik ortaya çıkıyor. Böyle deneyimlerin peşinden koştuk.

Rasmus: Tabi bir de farklı kurulumlarda farklı tür müzikler ortaya çıkarmamız da var. Mesela bu dört kişilik grubumuzla farklı bir müzik icra ediyoruz. Hatta onu Liima diye adlandırdık. Yepyeni bir grup olduk. Farklı kurulumlar farklı müzisyenleri bir araya getiriyor.

Buse: Peki, Tatu ile beraber Liima olarak bir araya gelmenizdeki hikaye neydi?

Mads: Geçtiğimiz yıllarda festival kadromuzda Tatu da vardı. Sonra dedik ki peki neden biz sadece Tatu’yla beraber bir proje yapmıyoruz. Bir sürü kombinasyon deniyoruz sonuçta. Tatu’lu kadro için geçen yaz Finlandiya’dan bir festivalden davet aldık. O sıra bayağı da hoşumuza gitti bu durum. Peşine bu kadro stüdyoya girdik ve o zamandır sahneye bu şekilde çıkıyoruz.

Ahmet: Liima olarak Ankara’da da sahne aldınız? O nasıldı?

Rasmus: İyiydi. Gerçekten iyiydi. Grubun bütün elemanlarının Ankara’daki ilk seferiydi.  Bir üniversitede (ODTÜ) verdik o konseri ve üniversitede olduğundan mıdır tam bilmiyoruz ama her şey çok organizeydi. Ankara’yı sevdik ama İstanbul kadar değil. (Gülüşmeler) İstanbul ile başka bir bağ var aramızda. Zaten tatiller için bile İstanbul’a geliyoruz.

Ahmet: Liima’ya dönersek grup olarak planlarınız şimdiden sonra ne olacak?

Rasmus: Yeni bir grup olarak şimdiye kadar sahnede hep yeni müzikler çaldık. Yeni bir formasyon olmamamız, Efterklang’tan başka bir grup olmamız, bize bu özgürlüğü tanıdı. Geçmişimizi düşünmeden bir şeyler çıkarabiliyoruz ortaya.

Ahmet: Peki 2015’ten yeni bir albüm beklemeli miyiz?

Mads: Evet. Belki. Şimdiye kadar canlı çalmayı çok sevdik ama tam olarak aklımızdaki şarkılara gelmemiz süre alacak. Aslında belki daha ağır basıyor.

Ahmet: O zaman cevap olarak “belki”yi alıyoruz.

Rasmus: İstanbul’da bu şekilde ağırlandıktan sonra bu sene içerisinde bir de Portekiz’de ağırlanacağız büyük ihtimal. O da dördüncü kez bu şekilde ağırlanmamız olacak. Bunlar olurken bir yandan da düşünüyoruz tabi ki.

Liima Röportaj

Merve: Bu arada geçtiğimiz aylarda Vincent Moon ile ikinci filminizi yayınladınız. İlk filminizle bu filminiz arasında ne gibi değişimler oldu?

Rasmus: İlk film “An Island” için bir sürü önçalışma oldu. “The Last Concert” ise daha bir farklıydı. Vincent o sıralar Danimarka’daydı ve biz de ona bizi sahnede çekebilirsin dedik. İkinci film için prova bile almadık. Aynı yönetmenle çok farklı iki film oldu.

Ahmet: Peki ismi neden The Last Concert (Son Konser) oldu. Efterklang’ı bitirdiniz mi yoksa?

Rasmus: Aslında hayır. Zaten daha buralarda olduğumuzu belirtmiştik konser sonrası ama bitirdiğimiz bir şey var. O da albüm çıkarıp peşine turne yapmak. Biz bu döngüyü kırdık. Bu döngüyle bir iş yapmayacağız bundan sonra.

Merve: İlk albümünüz Tripper 10 yaşını doldurdu. Ne hissediyorsunuz?

Mads: Yaşlı.

Merve: Peki bu aralıkta neler değişti? Grupta, grubun müziğinde?

Rasmus: Hep yeni şeyler denemeyi amaç edindiğimiz için ilk albüm Tripper ve son albüm Piramida çok farklı yerdeler. On senedir kendi ufkumuzu açmaya çalışıyoruz.

Merve: Peki bu sırada birçok farklı kültürden insanlarla çalıştınız. Onlarla ilişkileriniz nasıl oldu?

Rasmus: Çalıştığımız insanlar farklı ülkelerden veya farklı kültürlerden olabilir ama çalıştığımız insanlarda ortak bir kültür vardı. Müzik kültürü. Ayrıca gezdikçe görüyorsunuz ki bütün insanlar birbirine benziyor. Her ülkede her çeşit insan bulunuyor eğer ararsanız.

Ahmet: Ben bir de Sidney Opera House’taki performansınızı sormak istiyorum. Orada bir konser gerçekleştirdiniz arkanızda koca bir senfoniyle.

Mads: Çok farklı bir deneyim oldu o. Yeni albümden de parçalar çalacaktı senfoniyle beraber. Hayatım boyunca en gergin olduğum anlardan biriydi. Neyse ki grup ve senfoni birbirine uyum sağladı ve ortaya çok güzel bir çıkardık. Yalnız o gün kapıdan girerken, bunun insanın başına her gün gelebilecek bir deneyim olamadığını hissetmiştim.

Ahmet: Gelelim önümüzdeki konserlere. Bu hafta sonu Salon’da çalacaksınız. Pazartesi gününden beri de prova alıyorsunuz. Konsere gelecek insanlar ne beklemeli konserden?

Rasmus: 5 gündür burada, Salon’da yeni şeyler üretiyoruz. Cuma ve Cumartesi de bunları seyirciye sunacağız. Tabi bir de Finlandiya’da bu şekilde ağırlanırken ortaya çıkan şeyler de olacak konserlerde. Burada ve orada ürettiğimiz şeylerin çoğu zaman deneysel sularda olsa da zaman zaman araya pop elementleri  katıyoruz.

Mads: Müziğimizi mükemmelleştirmeye çalışırken bir yandan da canlı olarak çalma odaklı yaptığımızdan aranjmanları daha basit tutmaya çalışıyoruz. O kadar da fazla katmanlı yapmamaya uğraşıyoruz. Canlı çalacağımız için şarkıları 2-3 bölümden oluşacak şekilde kurgulamaya çalışıyoruz.

Ahmet: Albümlerinizden farklı bir şeyler bekleyelim yani bu konserde?

Mads: Aslında onlarla biliniyoruz sonuçta. Onlarla uyum içerisindeyiz aslında ama belki biraz daha özgürüz bu formatta.

Rasmus: Deniyoruz. Biz bile her şeyin mükemmel olacağına inanmıyoruz. Konser sırasında belki uymayan parçalar bile gelecek kulağınıza ya da belki çok seveceğiniz kısımlar.

Buse: Eklemek istediğiniz, söylemek istediğiniz başka bir şey var mı?

Rasmus: Gelecek insanların bunun bir deney olduğu fikrine açık bir şekilde gelmesini istiyoruz. Sonuçta müziğimizin oluşturulma sürecine tanık olacaksınız. Umudumuz, müziğimize ilgi duyan ve müziğimizin farkında olan insanlara gelecek konsere.

Ahmet: Biz orada olacağız.

Liima-Toplu