RÖPORTAJ: TRENTEMØLLER

Yeni albüm öncesi Trentemøller ile konuştuk ve ortaya baba olmaktan, kliplerini nasıl kendisi çekmeye başladığından, remixlerden, son zamanlarda dinlediği gruplardan ve daha bir sürü şeyden bahsettiği dopdolu bir röportaj çıktı. Yarın yayınlanacak olan yeni albüm “Obverse”e hazırlanmak için şöyle buyurun:

Merhaba! Nasılsın?

Oldukça iyiyim, teşekkürler!

Albümün yayınlanmasına çok az bir süre kaldı, günlerini nasıl geçiriyorsun? Hala üzerinde çalışılacak bir şeyler var mı?

Son birkaç aydır doğru düzgün uyuyamadım ama albümle hiçbir ilgisi yok, tam bir ay önce baba oldum. O yüzden sürekli ailemle birlikteyim, normal albüm öncesi dönemlerinden farklı geçiyor bu kez. Uykusuzluğa rağmen, harika bir deneyim!

Albümün yapım süreci nasıldı? Çıkan sonuçtan memnun musun, dinleyicilerini neler bekliyor?

Her zaman çıkan sonuçtan memnun olduğumu söyleyebilirim, çünkü sonuçta o benim en yeni bebeğim gibi oluyor. Bu albüm biraz diğerlerinden farklı. Öncelikle tabii yazma sürecinin tam ortasında baba olacağımı öğrenmemin de etkisi var ama bunun yanında ilk yıllarında oğlumun ve kız arkadaşımın yanında olmak istiyorum bu yüzden bu albümü canlı çalmamaya karar verdim ve bu benim için çok özgürleştirici oldu. Canlı performansa uygun olmayacak kadar deneysel bir albüm oldu, mesela bir sürü farklı synthlerle birlikte 17 farklı gitar loop’u içeren parça var. Ayrıca şarkılar da yine konserde çalınmayacak kadar uzun. Bu durum müziğimle çalışma şeklimi tamamen değiştirdi ve bence bu albümde bütün yaratıcılığımı sergileyebilidim. Bunun yanında yakın zamanda stüdyomu yeniledim ve bu albümde yeni aletlerimi keşfetme fırsatım da oldu.

Bu kez yeni singlelarının videolarını kendin çektin, bu fikir nasıl ortaya çıktı?

Aslında bu fikir yine albümü yazarken çıktı. Sadece geçen ay yayınlanan single Try A Little’ın videosunu ben çekmedim, albümden klibini kendim çekmediğim tek şarkı bu. Çünkü bu şarkı albümdeki diğer şarkıların arasında biraz kendini belli ediyor, bu yüzden görsellerinin de farklı olmasını istedim. Ama diğer videoları kendim çektim. Müziğime sade, siyah-beyaz görüntülerin eşlik etmesini istedim ve bunları kendim çekmeye karar verdim, çünkü bence müzik videoları müziğin kendisinin önüne geçmemeli. Iphoneuma görüntüyü daha smooth yapmasını sağlayan ek bir araç aldım ve bütün klipleri böyle çektim. Doğayı çok seviyorum, o yüzden kız arkadaşımla İsveç’e gitmiştik ve doğanın içinde küçük bir kulübede kalmıştık, o sırada bizi çevreleyen ormanda çektim bu görüntüleri.

Bugüne kadar birçok müzisyenin çalışmalarını remixledin, bu süreç nasıl ilerliyor? Müzisyenler mi sana bir teklifle geliyor ve o şekilde mi ilerliyor?

Artık remix pek yapmıyorum, remix yaparak geçireceğim zamanı kendi müziğim üzerinde çalışarak geçirmek daha verimli oluyor. Ama tabii hala bir müzisyen isterse değerlendiriyorum. Aslında hiç bu süreci benim başlattığım olmadı, her zaman müzisyenler bana bu teklifle gelir. Benim için müzisyenin kim olduğu, ne kadar ünlü olduğu da çok fark etmiyor, eğer müzikleriyle bir bağlantı kurabildiysem. Gençliğimde dinlediğim çok ünlü şarkıları remixlemek de eğlenceliydi ama genelde daha bilinmeyen, underground şeyleri remixlemekten daha çok zevk alıyorum.

Daha önce film ve diziler için beste yapmıştın. Bir soundtrack yapmakla albüm yapma süreci senin için ne kadar farklı?

Başkası için çok da fazla müzik yapmadım. Çünkü biriyle çalışmak biraz zor ve kısıtlayıcı. Mutlu etmen gereken çok insan oluyor. Bence sonunda güzel bir deneyim oluyor ama karşılıklı bir sürü taviz vermek gerekiyor. Tabii kendi şarkılarım dizilerde, filmlerde sıkça kullanılıyor ve bu güzel bir şey, hem müziğimi belki daha farklı kitleler duymuş oluyor hem de ekstra bir şey yapmadan para kazanmak gayet iyi.

Son zamanlarda neler dinliyorsun?

Çok fazla şey dinliyorum yeni, eski ve farklı coğrafyalardan. Son zamanlarda çok dinlediğim gruplardan biri Drahla, Capture Tracks isimli bir kayıt şirketinden. Çok hoş vokalleri ve eski zamanlardan havalı bir rock grubu gibi bir hissiyatı var ama yine de “fresh” sesler duyabiliyorsunuz. Dinlediğim bir başka grup ise Exploded View. Daha çok experimental şeyler dinliyorum yani şu aralar, %100 elektronik müzik dinlediğimi söyleyemem.

İstanbul’a daha önce gelmiştin, deneyimin nasıldı?

Sanırım son gelişimde DJ’lik yapıyordum, artık o şekilde turlamıyorum. Daha önce bir kere de bir festivalde çalmıştık sanırım. İstanbul gerçekten çok sevdiğim bir şehir, doğu ve batının birleşimini tam olarak görebildiğim bir yer. Türk müziğini de çok seviyorum, özellikler 80’lerden psychedelic-rock gruplarını.

Eklemek istediğin bir şey var mı?

Bu kez turneye çıkmıyorum ama bir sonraki albümümü çok daha kısa sürede çıkarıp telafi edecek yoğunlukta bir turneye çıkacağım, İstanbul da rotamda olacak kesinlikle!