Sene 1995. Pulp ortalığı kasıp kavuracak olan albümleri Different Class‘ı henüz daha yeni yayımlamış ve tüm dünya britpop’ta bir çağ atlamak üzere. İşte, o albümden Disco 2000 şarkısının Jools Holland performansı herkesin Pulp ile tanışmasına vesile olmuştu. Hatta bu performansa kendi Jools Holland Top 10 performanslar listemizde de üçüncü sırada yer vermiştik. Sizi tam da 23 sene öncesine ışınlıyoruz, kemerlerinizi sıkıca bağlayın.
Later… with Jools Holland, en güncel ve kaliteli müziği takip etmek için birebir. 1992’de İngiliz televizyonlarında ilk defa seyirci ile buluşan, sonrasında da müzikseverlerde bağımlılık etkisi yaratan program, türünün hayatta kalmayı başarabilen tek örneği. Diğer müzik programları, ilgisizlik karşısında beyaz bayraklarını sallayadursun, Jools Holland ve ekibi yıllardır müzikseverleri heyecanlandırmayı başarabiliyor. “Her şeyin önüne müziği koyuyoruz. Müzik benim ve diğer şeylerin çok daha önünde. Programımız müziğin ve müzisyenlerin hizmetkârı haline geldi. Bence bu yüzden bunca yıldır ayakta kalabildik.” diyor Holland programının başarısını açıklarken. (Alper Bahçekapılı ile BirGün için yaptığı röportajdan alıntıdır.) Hal böyle olunca, Jools Holland’ı geçtiğimiz günlerde ülkemizde ağırlamış olmanın şerefiyle, sizler için gelmiş geçmiş en iyi Later… with Jools Holland performanslarını sıraladık.
10 – At The Drive In – One Armed Scissors (2000)
Amerikalı hardcore grup, pek bir çılgın, pek bir hareketli. 80’lerin anarşik ruhunu hatırlatan bu performansa Robbie Williams da katkı yapmış. Hatta grup bir zamanlar NME tarafından ‘gelmiş geçmiş en iyi canlı performansa sahip grup’ olarak seçilmiş. Maalesef “At The Drive In” 2012 yılında tamamen dağıldı ve artık grubu canlı izleme şansına sahip değiliz. Ama onları anmak için fazlasıyla iyi bir performans bu.
9- Desert Sessions – Make It Wit Chu (2003)
Queens of the Stone Age’in esas adamı, Alex Turner’ın daimi kankası Josh Homme’un müzikal projesi Desert Sessions. Homme, projesinde birçok başarılı müzisyenle çalışma fırsatına erişmiş. Bu isimlerden biri de PJ Harvey. Evet, her ne kadar kulağa oldukça ütopik gelse de PJ Harvey ve Josh Homme aynı sahnede yer aldı. Ortaya koydukları performans ise, şüphe yok ki, Jools Holland’ın sahnesinde gördüğümüz en iyi performanslardan.
8- Battles – Atlas (2007)
Bu performansı izleyip hayran kalmamak imkansız. Amerikalı grubun 2007 yılında ortaya koyduğu performans, deneysel müzik sahnesinde bir dönüm noktası olma özelliğini taşıyor. 7.5 dakikalık ‘Atlas’ performansında grup, adeta kendinden geçiyor. Gitar, klavye, davul hepsi bir harika. Ayrıca Ian Williams’ın vokallerini es geçmemek gerek. Kısacası, her şeyiyle takdire şayan bir performans.
7- Elliot Smith – Waltz #2 (1999)
Jools Holland sahnesi sadece hareketli şarkılara yer vermiyor tabii ki. Elliot Smith’in programdaki ilk performansı Waltz #2, programda yer almış olan belki de en hüzünlü parça. Smith, önce akustik gitarının tellerine sonra da kalbimize hafifçe dokunuyor. Melankoli televizyon ekranına hiç bu kadar yakışmamıştı.
6- Future Islands – Seasons (Waiting On You) (2014)
Future Islands, sadece güzel şarkılarıyla değil, aynı zamanda canlı performansları ile de oldukça konuşulan bir grup. Grubun vokali Samuel T. Herring, sahneye çıkıp sadece şarkısını söyleyip giden bir müzisyen değil. Herring, şarkılarıyla ve danslarıyla size hiç durmadan çeşitli hikayeler anlatıyor. Bir müddet sonra ister istemez şarkıların içine girip, duygulara ortak oluyorsunuz. Ve işin ilginç yanı da bu kadar harekete ve dinamiğe rağmen Herring, hiçbir zaman yorulmuyor.
5- Seasick Steve – Dog House (2007)
Acaba kaç kişi Seasick Steve’in ortaya koyduğu bu performansı sahnede gösterebilir? Kaç kişi bu kadar iyi gitar çalıp kendi davulunu yoktan var edebilir? Kaç kişide bu kadar büyük bir yetenek ve hiç bitmeyen bir azim vardır? Seasick Steve’in müziği, tıpkı Jools Holland’ın onu takdim edişindeki gibi: Eşsiz!
4- Bon Iver – Skinny Love (2008)
Justin Vernon, gitarını kapıp For Emma, Forever Ago’nun incisi Skinny Love’ı söylemeye başladığında insanın içinde bir şey kopuyor sanki. Vernon, performans boyunca şarkıyı hem yaşıyor, hem de yaşatıyor. Elliot Smith’in ünlü ‘Waltz #2’ performansından tam 9 sene sonra, mayıs ayında Justin Vernon, bir kış mevsiminde kabininde yazdığı efsane şarkısı ile ekranlarımıza uğruyor.
3- Pulp – Disco 2000 (1995)
Britpop’un en popüler gruplarından Pulp’ın çaylaklık döneminden çıktığı zamanlar. 95 yılı, Common People şarkıları patlamış ve yeni albüm Different Class herkesin dilinde. Ve tabii ki esas adam Jarvis Cocker’ın dansları ve grubun çok iyi bir provadan geçtiği aşikar performansları oldukça ses getirmiş. Hatta o kadar dikkat çekmiş ki programdaki bir diğer isim olan Morrissey’i gölgede bırakmış. Durum böyle olunca İngiliz grup için yeni bir dönemin başlangıcı olmuş şarkı. 2015’te bile severek Pulp dinlediğimizi düşünürsek, performansın grubun kariyerinde önemli bir yeri olduğunu söyleyebiliriz.
2- Paul Weller, Amy Winehouse ve Jools Holland – Don’t Go To Strangers (2006)
Etta James’in sevilen, pek bir duygulu, kırılgan şarkısı Don’t Go To Strangers, şu ana kadar birçok sanatçı tarafından coverlandı. Ama herhalde en güçlü ve duygulu versiyonu budur. Hele bir de piyanoda Paul Weller, vokalde Amy Winehouse, klavyede de Jools Holland var ise. Weller ve Winehouse’un vokalleri birbirine oldukça yakışıyor. Hele bir de saksafon girdiğinde işin içine, şarkı o kadar narin bir yapıya bürünüyor ki, insan uzak diyarlara doğru süzülüyor. Ve sonra Amy Winehouse’un güçlü vokali sizi kendinize getiriyor ve onu gerçekten çok özlüyorsunuz.
1- Radiohead – Paranoid Android (1997)
Son zamanlarda gitar müziği bitti diye bas bas bağırmak gerçekten çok moda. Çeşitli müzik eleştirmenleri yeni nesil gruplar içinde gitarın kıymetini bilenin kalmadığını söylüyorlar sürekli. Radiohead’in 97 senesinde OK Computer ile şöhretin zirvesinde olduğu dönemlerdeki bu performansı ile ilgili söylenebilecek olan en önemli şey de herhalde gitarların kudretidir. Daha önce ekranlarda hiç görülmemiş bir performansa imza atıyor İngiliz grup ve listemizde zirveyi kapıyor. Hatta NME’ye göre bu performans ‘İngiliz televizyonlarındaki gelmiş geçmiş en başarılı’ performansmış.
Bir de bunlar var:
St. Vincent – Digital Witness (2014)
Annie Clark, ilginç bir koreografi ve sahne performansıyla -her zamanki gibi- bizleri büyülüyor.
Laura Marling- Strange (2015)
Marling, kariyerinin en kötü vokal ancak en güzel gitar performansını gerçekleştiriyor.
Marc Almond- Tainted Love (2006)
80’lerin kült şarkısı, Jools Holland’da eşsiz bir yoruma kavuşuyor.
Devendra Banhart – Sight to Behold (2004)
Mum ışığında, oturma odası rahatlığında pek bir mistik performans.
BB King- Eyesight to The Blind (1997)
Blues efsanesine piyanoda Jools Holland eşlik ediyor.
Hepimizin heyecanla beklediği !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali bu sene de Şubat ayımızı renklendirecek. Bunun yanında tabii ki hepimizi çok heyecanlandıracak, harika konserler de bizi bekliyor. Bu da demek oluyor ki en kısa ay olmasına rağmen Şubat ayı sanatseverler için yoğun bir ay olacak; konserler, festivaller arası koşturmaktan yorulacağız.
Umarız çok keyifli bir ay geçirirsiniz. İyi eğlenceler!
!f’ten seçtiğimiz filmler ve dopdolu bir Şubat Takvimi için buyrun;
Merak Ettiğimiz 10 Film:
Prenses Kaguya Masalı:
Stüdyo Ghibli’nin yapımcılığını, hepimizin Heidi’den tanıyacağı Isao Takahata’nın yönetmenliğini üstlendiği film, bir japon halk hikayesinin uyarlaması. Miyazaki’nin vedası ve Takahata’nın dönüşü sebebiyle anime severleri birkaç kat daha fazla heyecanlandırıyor.
God Help The Girl
Belle & Sebastian’dan Stuart Murdoch’un senaryosunu yazdığı ve yönetmenliğini üstlendiği film bir şekilde yolları kesişen 3 gençin müzik grubuna dönüşen arkadaşlığını anlatıyor. Filmle ilgili en çok da kullanılan müzikleri merak ediyoruz.
Büyük Gözler
Tim Burton’ın yönettiği, Margaret Keane’in hayatını anlatan bu filmde, Burton’ın klasik oyuncu kadrosundan biraz uzaklaştığını görüyoruz. Merakımız Amy Addams ya da Christopher Waltz sevgisinden midir bilmiyoruz ama Lana Del Rey’in bu film için hazırladığı şarkılar bile heyecanlanmamız için yeterli bir sebep bence.
Aylak Vampirler
Abartılmış, hak ettiğinden daha fazla popüler olmuş vampir filmlerinden bıkanlara ilaç gibi gelecek bir vampir filmi. Dört ev arkadaşı vampirin yaşamından kesitler sunan bu film bir çok eleştirmen tarafından yılın en iyi komedisi ilan edildi bile. Ayrıca Flight of The Conchords’tan tanıdığımız Jemaine Clement tarafından yönetiliyor.
Actress
The Wire dizisinde rol alan ve hamileliği yüzünden diziden ayrılmak zorunda kalan Brandy Burre’nin kariyerine tekrar başlamaya karar verdiği süreçte yaşadığı zorlukları anlatıyor.
1001 Gram
Kurallara sıkı sıkıya bağlı, düzenli bir bilim insanı olan Marie’nin işi, babasının ölümü, insanlarla olan ilişkilerini anlatan bu film de listemize İskandinav sineması kontenjanından giriyor.
Ben, Michael
Benoit Denizet-Lewis’in Benim Eski Gay Arkadaşım adlı makalesinden uyarlanan film, eşcinsel hakları savunucusu kimliğiyle tanınmış Michael Glatze’nin artık eşcinsel olmadığını ve hayatını bir rahip olarak sürdürmeye karar verdiğini açıklayışından yola çıkıyor, kendisine bu kararı verdiren süreci anlatıyor. Filmin kadrosunda geçtiğimiz yıl beklenmedik davranışlarıyla gündemimizde olan James Franco’nun bulunuyor olması da merak etme sebeplerimizden biri.
Pulp: Hayat, Ölüm Ve Süpermarketler Üzerine Bir Film
Ünlü İngiliz müzik grubu Pulp’ın uzun bir aradan sonra 2012 yılında verdiği konserin görüntülerinden derlenmiş olan bu filmde sadece grubun değil sevenlerinin Pulp’a ait şarkıları seslendirişi de görüntüleniyor. Anlaşılan bu film konser filmi anlayışımızı bir adım ileriye götürecek.
Birdman
Sağlam kadrosunu, Iñárritu’nun yönetmenliğini ve 9 Oscar adaylığını göz önünde bulundurunca Birdman’dan bahsedilen bir ortamda bulunmamış kimse kalmamıştır herhalde değil mi? Meraklanmamak elde değil.
Makul Davranış
İki eşcinsel kızın hem birbirleriyle hem aileleriye olan ilişkilerini anlatan eğlenceli bir film. Dev Kedilerimizden Desiree Akhavan bu filmle hem ilk kez uzun metrajlı film yönetmenliği yapıyor hem de senarist ve oyuncu olarak karşımıza çıkıyor.
1 Şubat
Babylon // Fink
2 Şubat
Kadıköy Süreyya Operası // Hüseyin Sermet Resitalleri
4 Şubat
Salon IKSV // Kekko Fornarelli Trio
Caddebostan Kültür Merkezi // Borusan Quartet – Burhan Öçal
arkaoda // Musick to play in the dark – Coil’e saygı gecesi: Seda Niğbolu & Serdar Kökçeoğlu
Peyote // Golden Horn
5 Şubat
Peyote // Percussive!
6 Şubat
Babylon // Bob Marley Birthday Celebration
arkaoda // Deform-E: Tayfun Aras – Ozan Maral
Mojo // Peyk – Adamlar
Peyote // Nekizm – Eskiz
Bronx Pi Sahne // Baba Zula
Beyoğlu Hayal Kahvesi // Can Gox
İş Sanat // Sinema Senfoni Orkestrası & Serdar Yalçın & Halit Ergenç
Roxy // Messer Chups – Softa
Salon IKSV // Sleep Party People
7 Şubat
Peyote // Cemiyette Pişiyorum
arkaoda // Kolonel Blip – Sloth Pallas – Fakepakt
Salon IKSV // Korhan Futacı ve Kara Orkestra
Babylon // Alice Russell
8 Şubat
arkaoda // Ali Somay & Başak Ünal
9 Şubat
Trump Kültür ve Gösteri Merkezi // Anjelika Akbar – Hakan Aysev
10 Şubat
İş Sanat // Akademie Für Alte Musik Berlin & Jean Guihen Queyras
11 Şubat
arkaoda // Yeşim Tabak – Müjde Yazıcı
12 Şubat
İş Sanat // Paco Peña
Peyote // No Idea – Murat Çopur(DJ Set)
Kadıköy Sahne // Jehan Barbur
13 – 22 Şubat Arası !f Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali
13 Şubat
Babylon // Ceza
Peyote // Haossa – Wolf Eyes
garajistanbul // Birsen Tezer
arkaoda // DJ soFa
Salon IKSV // Soap&Skin
Kloster // !f İstanbul Açılış Partisi
Volkswagen Arena // Mogwai
14 Şubat
Babylon // Ayhan Sicimoğlu & Latin All Stars Sevgililer Günü Özel
Peyote // Farazi V Kayra – Ethnique Punch – Cengaver – Barbar – Man with A Plan
Henüz bir kaç ay önce Coachella Festivali‘nde sahne alan ve bizlerin ancak evden oturup eşlik edebildiği konserde, büyük ihtimalle hep birlikte ve aynı anda ”Keşke yine İstanbul’da sahne alsalar.” dedik. Öyle ki, bu dileğimiz gerçekleşiyor.
.
15 Temmuz‘da One Love Festival‘de canlı canlı dinleyeceğimiz Pulp için heyecanlıyız. Çoğu şarkısı playlistlerimizdeki yerlerinden vazgeçmese de bu sefer ki top ten Pulp‘a geliyor. Hem ısınma turu niyetine hem de keyifle dinlemeniz adına: