THREESOME: DUA LIPA – FUTURE NOSTALGIA

Dua Lipa‘nın, ilk albümüyle edindiği indie pop prensesi kimliğinden sıyrılıp dans pistlerinin kraliçesi olma yolunda olduğunu gösterdiği ikinci albümü Future Nostalgia, ardı ardına gelen alev alev single’lardan sonra Mart sonunda (illegal ortamlara sızması sebebiyle planlanandan iki hafta daha erken tarihte) yayınlandı. Her ne kadar albüm yayınlandığı zaman dünyanın ne durumda olacağını bilmese de Dua Lipa röportajlarından birinde albümle ilgili olarak “insanların kafalarını dağıtmalarına yardımcı olacak müzikler yapmak istedim” diyor, bizce gerçekten de öyle olmuş ve yayınlanışı tam da kafa dağıtmaya ihtiyacımızın olduğu bir zamana denk geldi.

Her ne kadar şu an dışarıda, dans pistlerinde bu şarkılarla dans edemiyor olsak da evinizdeki tek kişilik dans partilerinize en sevdiğimiz (ve sevmediğimizFuture Nostalgia şarkılarıyla misafir olabiliriz, şöyle buyurun:

AHMET:

Don’t Start Now

Kendi ismini verdiği başarılı bir debut albümden sonra Dua Lipa için ikinci albümü ortaya çıkarmak zor bir görevdi. 2019 yılının sonunda yeni bir albüm geliyor haberini vermek gibi ağır bir yük ise bu şarkının üzerindeydi. Küçük piyano girişi ile başlayan şarkı peşine müthiş bir bas gitara bağlamasıyla albümün disko havasının ipuçlarını veriyordu. Müzik bildiğimiz Dua Lipa işlerinden de farklıydı. Sözler ise ben bir Dua Lipa şarkısıyım diye bağırıyordu. Kısaca bu hikayeye sahip şarkı kompozisyonda da işi kotarınca ortaya müthiş bir iş çıkmış oldu. Ayrıca bu şarkı, önümüzdeki yıllarda diskonun dönüşüne önayak olacak parçalardan biri olmasıyla da önemli bir yere sahip.

Break My Heart

Bir pop şarkısında aradığım şey bas gitarmış da haberim yokmuş. Bas gitar introsuyla beni hemen içine çeken bir şarkı oldu. Dinleme sayısı artıkça şarkı da benim için büyüdü. Albüm için de favorim diyebilirim. Her ne kadar sözleriyle sosyal mesafalendirme kurallarına aykırı düşse de insanların kendini üzme potansiyeli olan insanları sevmesi üzerine kurgulanmış sözleri yine Dua Lipa kalemi. Müzik ise albümün havasını yakalayan disko elementlerinin yanında yüksek bütçeli 2000’ler popundan da referanslar içeriyor. Her dinleyişte şarkıda farklı noktalar ortaya çıkıyor. Bu da dinleme sayısı arttıkça şarkının büyümesinin nedenlerinden.

EGE:

Hallucinate

Albümdeki çoğu şarkıyı dinlerken kendimi GTA Vice City’de akşamüstü sahil kenarında araba kullanıyormuş gibi hissediyorum. Hallucinate de Dua Lipa’nın pre-chorus’taki kendinden geçmiş vokalleri, kıpır kıpır nakaratı ve “Future Nostalgia” adının hakkını veren altyapısıyla şu günlerde bana fazlasıyla moral veriyor. Yazın açık havada bu şarkı eşliğinde dans edeceğim günlerin hayalini kuruyorum.

Love Again

Albümün son 2 şarkısı hariç kusursuza yakın bir pop albümü olduğunu düşünüyorum. Love Again albümdeki favorim ve bence albümün gizli hiti. Yeniden aşkı bulan Dua Lipa’nın hem sözlerine hem vokaline yansıyan o hafif burukluk, nakaratta kullanılan sample’ın muhteşem uyumu ve tabii ki Stuart Price etkisi, özellikle şarkının sonunda nakarat iyice yükseldiğinde insana iyi yazılmış bir pop şarkısının nasıl yoğun hisler yaşatabileceğini tekrar hatırlatıyor.

CEMRE:

Ben biraz çıkıntılık yapıp sevmediğim şarkılar hakkında yazdım.

Good In Bed & Boys Will Be Boys

Tanıdık hissettiren ama yepyeni birçok fikirle dolu harika bir albümü bitirirken son iki sırada albümün tonuna hiç uymayan şarkılarla karşılaşıyoruz. Özellikle “Good in Bed” albümün en zayıf noktası. Bütün albüm boyunca güçlü bir şekilde modern disko teması işlenmişken burada garip bir şekilde 2000’lere ışınlanıyor ve Lilly Allen’ı anımsatan bir piyano + bas riffiyle karşılaşıyoruz. Şarkı ilerledikçe üst üste binmiş Ariana Grande stili back vokaller ya da alakasız samplelarla (parmak şıklatma, şampanya şişesi patlaması) kafamız karışıyor. Bununla birlikte “bad-bad-bad-bad/mad-mad-mad-mad” kafiyeleri bana ilginç bir şekilde Taylor Swift’in son albümünün içinde “ME!”ye denk geldiğimde yaşadığımla bire bir aynı cringey hisleri uyandırıyor. 

Bu kafa dağıtan albümü ciddi bir tonla kapatmak istemiş olacak ki Dua Lipa önemli mesajlı şarkısı “Boys Will Be Boys”u en sonda konumlandırmış. Şarkının ismini görünce çok merak etmiş ve empowering bir banger beklemiştim. Her ne kadar bir mesaj vermek isteyişini ve çabasını takdir etsek de maalesef şarkı ne albümün akışına uyuyor ne de yeni bir şey anlatıyor. Açıkçası ben Dua Lipa feminist bir şarkı yazıyorsa en iyi yaptığı şeyi yapıp dile dolanacak, güçlü nakaratlı bir marş yazıp mesajını herkese bütün yaz her ortamda dinletecek olmasını dilerdim.

Albüm boyunca çok büyük isimlerle (Nile Rodgers, Max Martin, Mark Ronson, Pharrell Williams gibi) stüdyoya girilmiş ve bu son 11 şarkı toplamda kaydedilen 60’a yakın parça arasından seçilmiş. Eminim o 60 şarkı arasında bu son ikiden çok daha iyileri vardır diye düşünmeden edemiyor ve önümüzdeki sene içinde bir B-side gelmesi umuduyla sizi hemen şuradan albümü dinlemeye davet ediyorum: