SAYGI DURUŞU: WARHAUS

Maarten Devoldere, 2016 yılında çıkardığı We Fucked A Flame Into Being albümünden yalnızca bir yıl sonra yayımladığı albüm Warhaus ile kendisini özlemek için bir yılın yeterince uzun bir süre olduğunu kanıtladı. Warhaus albümünün üzerinden henüz bir yıl bile geçmemişken kendisini saygıyla anıyoruz.

Mad World ile başlayan güçlü albüm girişinden sonra uzun süredir favorilerim arasında olan Love is A Stranger ile devam ediyor Devoldere, nam-ı diğer Warhaus,:

Birçok röportajında yaptığı müziğin jazz müziğe yakınlığından ve milenyumun Leonard Cohen’i olmak istediğinden bahseden Devoldere, şimdiye kadar dinlediklerimizi göz önünde bulundurursak bu isteğe çok da uzak görünmüyor. Yine de bana kalırsa kullandığı ritimlerde bu müzikal hedefin dışında bir şey hissediliyor. Benim bu yorumum da gerçeklikten çok uzak olmasa gerek ki kendisi açıkça belirtiyor kontrolü kaybettiğini. Control‘de de söylediği gibi bazen küçük Lolita kontrolü ele geçiriyor:

Bu noktadan sonra biz de zaman zaman tanıdığımız Warhaus’u dinleyip zaman zaman da bambaşka yerlere doğru yol alıyoruz. Yalnızca parçalar arası değil, aynı şarkı içinde de hissettiğimiz bu dağılma ve toparlama arasında geçen süreç birbirine benzer tınıları birbirinden çok farklı kılan eşsiz bir deneyim sunuyor. Albümün geri kalanı için favorim olan Everybody‘nin bendeki özel yerinin altını çizmeden geçemeyeceğim:

Özleyenler ve yeni tanışanlar için albümün tamamı: