SALI PAZARI: 30.10.2018

İşte, haftanın en sevdiğimiz günü. Bildiğiniz üzere her salı günü Avaz ahalisi olarak o hafta severek dinlediğimiz şarkıları sizlerle buluşturuyoruz. Bu hafta da yine tezgahlarımızı sizler için açtık. Spotify listesini de hemen aşağıya iliştirdik. Buyurun:

BURÇAK’IN TEZGAHI

Üç hafta sonra su gibi geçen zamanın getirdiği kabarık bir tezgahla karşınızdayım.

Redd – Don Kişot

Plastik Çiçekler ve Böcek Redd’in açık ara en sevdiğim albümü. Don Kişot ise tek başına koca bir albüme kafa tutan Redd şarkısı benim için. Bayılarak dinliyorum, hâla.

Barbarossa – Broken Beauty

Buralara uğrayamadığım geçtiğimiz haftaların tek güzel yanı birkaç keşfedilmemiş maden bulmuş olmam. Barbarossa ile daha ciddi bir tanışma yakın zamanda gelecek diye umarak ilk giriş için Broken Beauty’i huzurlarınıza sunuyorum.

St. Vincent – Savior

Masseduction albümünün yakın zamanda çıkan piyano versiyonlarıyla St. Vincent yeniden radarımızda. Orijinalinden yana olan herkes bu albümü ayıla bayıla tekrar dinlemeye başladı bile.

Velvetears – We All Wanna Die Sometimes

Sonunda bu haftaki tezgahımın asıl kopamadığım kısmına geldik. İki haftadır bıkmadan usanmadan Velvetears dinliyorum. Daha önce depresyona meyilli playlist’lerime bu kadar mükemmel ayak uyduran hiçbir şeyle karşılaşmamıştım. İsim birçok şeyi özetliyor zaten.

Velvetears – Undone

Artık bıkmış olmam gerektiği halde hâla dinlemediğim sürelerde bile aklımdan çıkmıyor. İki haftalık bağımlılığım ektedir.

The Smiths- There is A Light That Never Goes Out

Fangirl’lüğün doruklarında bir depresyon geçirmek isteyenler için nacizane bir öneri.

Gaye Su Akyol- Hemşerim Memleket Nire

Gaye Su Akyol İstikrarlı Hayal Hakikattir ile birçoğumuzu hayranı yapmayı başardı. Albümün tamamı eşsiz olsa da Şahmeran ile başlayıp Hemşerim Memleket Nire ile sonlanan kısım bana hiç şüphe etmeden albüme bayıldığımı söyletti. Uzun süredir ülke gerçekleriyle böyle keyifli yüzleşmemiştim.

BERNA’NIN TEZGAHI

U2- Magnificent

Çok eskiden bildiğim şarkıları bu hafta tekrar keşfediyorum. Bu şarkı çok titiz bir çalışmanın ürünü bence. Görkem kavramı parçalarına ayrılıp analiz edilmiş, sonra tekrar birleştirilerek bu şarkı yapılmış gibi hissediyorum.

Sade – Smooth Operator

Müzik sektöründe “klas” deyince akla gelen ilk isimdir Sade. Benim için bu şarkısı kişiliğiyle özdeşlemiştir.

Brazzaville – Jesse James

Nakarattaki “I don’t wanna live your life, I wanna die like Jesse James” cümlesinin harfi harfine doğru olduğunu söylesem? David Brown gençken çoğumuzun istediğini ama cesaret edemediğini yapıp evden kaçmış, dünyayı gezmiş ve dönüp dolaşıp İstanbul’a gelip bu şarkıyı kaydetmiş. Müthiş.

Toco – Instalaçao Do Samba

Haftanın minik sambası. Brezilya’da yaz mevsimine giriliyor, öyle bir dünya işte.

EGE’NİN TEZGAHI

Robyn – Human Being

Ve sonunda! Ben gerçekten hayatım boyunca hiçbir albümü bu kadar uzun süre beklememiştim yahu. Çok daha depresif bir Robyn, çok daha yumuşak şarkılarla geldi. Body Talk’tan 8 sene bıkmadıysam bu albümden de bir 18 sene bıkmam herhalde. Şimdilik favorim Human Being.

Empress Of – I Don’t Even Smoke Weed

Yılın en merakla beklediğim albümlerinden Us’ı hala keşif aşamasındayım (Robyn’in albümü çıkınca biraz sekteye uğradı.) Şimdilik en çok sardığım şarkı bu oldu. Empress Of’ta beni en çok çeken şey oldukça kişisel sözler yazsa da evrenselliği yakalayabilmesi sanırım (aka relate ediyorum.) Bu kesinlikle ilkine göre daha aydınlık ve daha pop bir albüm, nakarattaki drop da bunun bir kanıtı gibi: Empress Of’tan yeni bir Me bekliyorsanız nakaratta bağırdığı gibi “Shock!” olabilirsiniz o drop’u duyduğunuzda.

The Blue Nile – The Downtown Lights

Karmaşık hislerle boğuştuğum bu haftada arka planda bolca bu şarkı çalıyordu. Umarım aradan zaman geçtikten sonra dinlediğimde unutmak isteyeceğim şeyler hatırlatmaz bana (ya da şarkılara aşırı anlam yüklemeyi bırakmam lazım.)

Anna Wise – Some Mistakes

Anna Wise’ın ismini Kendrick Lamar’ın bir şarkısında (feat.) olarak gördüğümü hatırlıyorum, onun dışında kendisi hakkında hiçbir şey bilmiyordum ki Spotify bu şarkıyı önüme seriverdi. Güçlü ve kendinden emin kadın vokaller, salınmalık funk sound’uyla birleşince asla karşı koyamıyorum galiba.

SBTRKT – Pharaohs

Bu hafta aklıma düşen bir başka şarkı. GTAV’de duyduğumda “Yahu neydi bu şarkı ya?!” diye iki saat aradığımı hatırlıyorum.

Alicia Keys – In Common

Alicia Keys ile ilişkim bir hayli sınırlı olsa da hafif tropik esintili, su gibi akan bu şarkıyı ayrı bir seviyorum, sözlerini ise daha ayrı bir seviyorum. Ara sıra üst üste dinleyip durduğum oluyor.

HANDE’NİN TEZGAHI

Katie McBride – Baby Blue

Kendisi yeni keşfim. Her ne kadar albümün geneline çok bayılmamış olsam da bu şarkı bende apayrı bir yere sahip oldu. Özellikle mavi gözlü bir sevdiceğiniz varsa gönül telleriniz daha da bir sızlıyor sanki.

Gaye Su Akyol – Meftunum Sana

Bu hafta en çok Gaye Su Akyol dinledik. Bu şarkı ile beraber Şahmeran bence albümün en iyileri. Rock’n’roll ile beraber sanat müziğini harmanlamasına bayıldım. Tam bir rakıya eşlik etmelik, sonra da partiye gitmelik şarkı.

Mitski – Goodbye, My Danish Sweetheart

Ege’nin tavsiyesi ile Mitski’nin dünyasına girmiş bulunuyorum. Şarkının bulunduğu albümün adı da üstelik şu aralar içinde bulunduğum “mezun olmak üzereyim, staj bitiyor ve henüz işim yok, lanet olsun bu sisteme” bunalımına çok uyuyor: Retired from Sad, New Career in Business. Buralar çok güzel, tavsiye ederim.

Gorillaz- 5/4

Eski Gorillaz materyallerini döndürüp bol bol nostalji yaptığım bir hafta oldu. İlk albümlerine çok aşina olmamakla beraber beni mutlu eden bir şarkıyı yeniden keşfetmiş gibi oldum.

Jockstrap – Hayley

İtiraf ediyorum, bu şarkıyı az önce keşfettim. Ama önümüzdeki hafta sık sık dinleyeceğime güvenerek sizlerle de paylaşmış olayım.