RÖPORTAJ: MASİS ARAM GÖZBEK
.
Edit: İşbu röportaj 2011’in Ocak ayında yayınlanmış olup Masis hakkındaki en güncel bilgileri içermemektedir. Ama burada söyleyelim; Masis’in koro şefliğine devam ettiği, şimdiki ismiyle, Boğaziçi Caz Korosu, geçtiğimiz yaz Avusturya‘da düzenlenen Dünya Koro Şampiyonası‘nda beş altın madalya aldı: Çağdaş Müzik ve Folklor kategorilerinde Dünya Şampiyonu, Karma Korolar kategorisinde Dünya İkincisi, şampiyonların yarıştığı GrandPrix’de iki altın madalya. Masis’i takip etmeye devam edin.
.
Burcu Şaşmaz: Nasılsın Masis?
.
Masis Aram Gözbek: İyidir Burcu, senden naber?
.
Burcu: Benden de iyilik, ne olsun. Ben biliyorum da, sen anlat istiyorum: Masis Aram Gözbek kimdir?
.
Masis: Kendimi bildim bileli müzikle iç içeyim. Eğitimime yedi yaşında kilise korolarında başladım ve yaklaşık 14 yaşıma kadar söyledim. Bu süreç, çok sesli müziği vazgeçemeyeceğim bir yere getirdi hayatımda. O sıralar, etraftan ne duyuyorsam onu çalıyordum kendi kendime. Sonra liseye (Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi) girdim ve orada bir müzik grubumuz oldu. O grup, zaten okul orkestrası oldu sonradan. Bir sürü yerde çaldık, söyledik, yarışmalarda ödül aldık. Hatta lise 2’deyken Boğaziçi Üniversitesi’nde Battle of The Bands’de 1. olduk. Lisede müzik bir şekilde olgunlaştı benim için. Üniversiteye girdiğimde bir sürü grupta çaldım. Boğaziçi Üniversitesi Müzik Kulübü Caz Korosu’na girdim 2005’te. Koroda iki sene söyledim, son dört yıldır da koronun şefliğini yapıyorum. Yakın bir zamana kadar akademik bir eğitimim yoktu ama sonra zamanla çeşitli projelere ciddi zamanlar ayırmaya başlayınca ve benim için gerçekten vazgeçilmez olanın müzik olduğunu anlayınca akademik eğitimimi o yöne kaydırdım.
.
Burcu: Madem lafı açıldı, oradan devam edelim. Geçtiğimiz yaz Caz Korosu’yla birlikte bu sene Çin’de düzenlenmiş olan World Choir Games’e katıldınız. Katılmaya nasıl karar vermiştiniz?
.
Masis: Biz 2008’de Caz Korosu’nun o dönemki kadrosuyla katılmıştık a cappella yarışmasına. Oraya gittiğimizde, o sene aynı şehirde (Graz) bu Koro Olimpiyatları (World Choir Games) da düzenleniyordu. İki organizasyon aynı anda olunca oraya o sene bütün korolar için tam bir şenlik havası hakimdi. Ve biz de o havayı soluma şansını yakalamış olduk. Orada onu bire bir yaşamış olmak beni çok etkiledi. Biraz da orada kurduğumuz sıcak ilişkiler ve edindiğimiz izlenimler vesilesiyle World Choir Games’e katılma kararı aldık. Daha doğrusu bana bir davet mektubu da gelmişti ve ben de dedim: “Neden olmasın?”
.
Boğaziçi Caz Korosu, Dünya Koro Şampiyonası, Avusturya, 2011
.
.
Burcu: Konserler dışında zaten çok yoğun bir döneme girmiştiniz artık…
.
Masis: O dönemde babam vefat etti. Hem duygusal açıdan oldukça etkilendim doğal olarak hem de yükümlülüklerim arttı. Hatta babamı kaybettiğim gün, 25 Mayıs, Caz Korosu Konseri vardı. Ben kimseye bir şey söylememiştim konserden önce, konser sonunda söylemiştim. Ertesi gün de Aya İrini’de klasik müzik korosunun konseri vardı, onlarla çaldım. İlginç iki gündü benim için. Çok başka bir olay, tarifi imkansız. O iki günü öyle geçirmek belki de her insana nasip olmayacak bir şey. Çok fazla insan yanında, o an onu yaşıyorsun, hissediyorsun olanca sıcaklığıyla. O duygusal yoğunlukla sahnede olmak da güzeldi. Her zamankinden fazla hissediyordun çünkü her şey çok sıcak içinde. Bunun yanında, mayıs haziran gibi benim de sınavlarım vardı, koristlerin de final dönemiydi. O yüzden o dönem kısa bir ara oldu bizim için. Sonra tekrar çalışmaya 22 Haziran’da başladık, 12 Temmuz’da lansman konserini verdik.
.
Burcu: Kamp gibi bir şeyden bahsediyorsun anladığım kadarıyla?
.
Masis: Evet. Günler öncesinden program hazırlamaya başlamıştım. Kampta deli gibi çalıştık, sabah 11’den akşam 8’e kadar. Ama full repertuvar çalışmak değil, genel bir şey. Ben tiyatrodan birikimlerimi de katarım bu işin içine; sabahları ısınma esneme seansları, oyunlar, konsantrasyon alıştırmaları falan filan… Çalışmalar, eserler, herkes ayrı ayrı çalışıyor, sonra birlikte çalışıyoruz… Herkes bir şey yapıyor, biri sponsor arıyor, öbürü toplantıdan geliyor. O 20 gün herkes kendi varlığını masaya koydu ve emeğinin maksimumunu harcadı. O dönemde insanlar hem çok gergindi, hem de bu gerginliğe rağmen birbirine karşı çok toleranslıydı. Yoğun ve idare edilmesi zor bir dönemdi. Ama amacına ulaştı. O 20 gündür aslında bizim tam çalıştığımız. Kadro çok değişmişti, tam da o 20 günlük kısımda oturmuştu aslında. Bir de yepyeni 2-3 şarkı da çalışıldı öylesine sıkışık bir dönemde.
.
Burcu: Çin’e gitmeden önceki gün de lansman konseriniz oldu okulda.
.
Masis: Biz o zamana kadar her şeyi hazırladık. Konserde sponsorlara ve rektörümüzü temsilen Zeynep Atay’a plaketler verildi, teşekkür konuşmaları yapıldı. 5 dakikalık bir video izlettik, bizim çalışmalardan. Üç kategorinin de repertuvarları, üç ayrı kıyafetle seslendirildi.
.
Burcu: Olimpiyatlarda ortaya koyacağınız performansın aynısı mı oldu?
.
Masis: Evet, aynısı. Sıralaması bile aynı. O konser de çok doluydu. Daha da fazla dolardı o salon ama zamanımız yoktu. Lansmanın yapılıp yapılamayacağı bile belli değildi son ana kadar. O dar zamanda kulüpten insanlar da çok yardım etti. Seferberlik gibi bir şey oldu yani. Ertesi gün de yolculuk.
.
Boğaziçi Caz Korosu, Dünya Koro Şampiyonası Kapanış Seremonisi, Avusturya, 2011
Konserler dışında seminerler vardı bol bol. Onlara gerek koroyla birlikte gerekse kendim katılmaya çalıştım zamanım elverdiği ölçüde. “Swinging Singing” diye bir seminer vardı mesela. Biz, ismimizde de yazdığı gibi, aslen bir caz korosu olduğumuz için gitmeden önce mail gelmişti bana bu seminerle alakalı, “Orada sizin de bulunmanızı ve söylemenizi istiyoruz, katılmak ister misiniz?” diye. Johan Rooze, vokal caz konusunda oldukca uzman biri zaten. Semineri hem anlattı, hem de üç tane koroya kendi repertuvarlarından değişik eserler söyletti aynı zamanda. Bizi çok beğendi, özellikle de bir konuda beni. Caz söyletirken koroyu gereksizce abartılı yönetmemek, onlara alan bırakmak. Bir de bunların dışında da program o kadar doluydu ki, biz mesela başka koroların performanslarını izleyemedik çok fazla. Tabii bunların yanında, Çin’de de çok çalıştık. Hararetli tartışmalarımız da oldu, benim epeyce uzun nutuklarım da. Caz kategorisi konserinden bir gün önceki provayı bırakıp gittiğim de oldu, öyle çıktık konsere. Ben hep kendime göre doğru olanları yapmaya çalıştım. O an ne yapılması gerekiyorsa, nasıl davranmak gerekiyorsa…
.
Burcu: Başka korolarla birlikte güzel anılarınız da olmuştur…
.
Masis: Avustralyalı bir koro vardı mesela. Yaş ortalaması epey yüksek ama dünyanın en keyifli insanları aynı zamanda. Her akşam kapının önünde içkiler, bizle muhabbetler… İspanyol, Hollandalı korolar vardı. Namibyalılar vardı, en eğlenceli koro onlardı! Çok keyifliydi. Her gece partiler vs. Tabii ki ben izin verdiğim ölçüde ve daha çok insanlar buna uydukça. Otelde herkes yarışmaya gelmiş zaten. Ben ve bizden bir iki kişi daha, bir gün önce ayrılmak zorunda kalmıştık. Son gece otelin önünde doğaçlama seansları falan oldu, muhteşemdi. Oteldeki muhabbetler çok eğlenceliydi. Dönüşte de çok badireler atlatılmış, birinin pasaportu bir yerde unutulmuş. Uçak kalkacak, korodan birkaç kişiyi bekliyor falan, tam rezalet. En unutulmayacak şeylerden biri de Beran’in başına gelendi. Yağmurda kaydı düştü ve bacağı kırıldı, olimpiyatların ikinci yarısına girdiğimizde.
.
Burcu: Biraz da senden bahsedelim. Boğaziçi Üniversitesi’ne girmiştin ama sonra bıraktın ve akademik hayatına müzik alanında devam etmeye başladın. Bizim okulu bırakma kararını nasıl aldın?
.
Masis: Müzik alanında yürüttüğüm projeler büyüyünce benim kafam artık hiç rahat olmamaya başlamıştı. Aslında, bölüme isteyerek girmiştim ama müzik işleri fazlasıyla araya girince matematiği laf olsun diye okumak istemedim. Hep şunu düşünüyordum: Zaten matematik yapmayacağım, müzik yapacağım. Adam gibi okumayacaksam da böyle sürünmeye hiç lüzum yoktu. Böylece matematiği bırakıp tekrar sınava girdim.
.
Burcu: E, iyi de olmuş galiba?
.
Masis: E, iyi de oldu galiba. 2008’de Yıldız Teknik Üniversitesi’ne girdim, orada bir sene kompozisyon okudum. Oradaki hocam (Emre Dündar) beni çok başka yerlere yönlendirdi ve onun sayesinde kafam oldukça açıldı. O yaz da, sınavlara tekrar girip sıfırdan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı, Kompozisyon ve Orkestra Şefliği bölümüne girdim.
.
Burcu: O neye yönlendirdi seni?
.
Masis: Çağdaş klasik müziğe. Günümüzün klasik anlamda en yaşayan müziği, diyebiliriz. Yazı müziği, yazı besteciliği. Yalnızca kayıtta değil de, kağıt üstünde var oluyor eser daha cok.
.
Masis: Evrensel olarak baktigimizda, herhangi bir gruptan müzik çıkmasının bana göre ilk şartı, oradaki herkesin kafasının aynı nehre akması. O şart yoksa yürümez bu iş zaten. Bana katlanabilecek adamı bulmak çok zor, farkındayım. Hatta çalışmalarda bazen bana katlandıkları için teşekkür ediyorum koristlerime. Bunun bizim için zorluğunun bir sebebi de parçaların çok zor olması ve tabii ki bu yüzden de teknik anlamda bir sürü gerekliliklerin var olması. Benim de korodan beklentim çok büyük. Dolayısıyla herkesin eksiksiz ve kusursuza yakın olması gerek. Mesela biri çalışmaya gelmediğinde olay var demektir. Bu yüzden hep olay var aslında, olaysız çalışmamız yok (gülüyoruz). İnsanları bir arada tutabilmek, motivasyonlarını sürekli hale getirmek gerekiyor. Mesela, kolay parçalar seçersiniz ve böylece daha olaysız çalışmalar geçirebilirsiniz. Ama sonuçtan tatmin olup olmamak da ayrı bir mesele. O aslında biraz da işin başındaki adama bakıyor. Bu gerçekten benim projemse ve kendim yürütüyorsam, zaten başkası gibi davranamam. Ben kendim gibi davranmalyım.
.
Burcu: Bu seneki koro nasıl, neler planlıyorsun? Nerelerde konser verdiniz şimdiye kadar ve nerelerde vereceksiniz?
.
Masis: Bu sene yepyeni bir kadro, geçen seneden çok fazla devam eden yok, üç kişi var. Yaklaşık 40 kişiyiz bu sene ve repertuvarımız gospel ağırlıklı. İlk dönem daha çok 2003’te ölen aranjör ve koro şefi Moses Hogen’a tribute gibi bir şey düşündüm. Onun birkaç parçasına, aranjmanına rastlamıştım, çok hoşuma gitmişti. Ben de çlerinden en beğendiklerimi koroya yaptırıyorum bir şekilde. Onun dışında tam karar vermedim ama gerekli notaları falan bulabilirsem eğer, Latin parçalar da söyletebilirim. Bu arada, bu sene de oldukça yoğun bir konser programımız var. İlk konserimizi, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın kapanış etkinlikleri dahilinde, İstanbul Kongre Merkezi’nde verdik ve daha sonra da geleneksel aralık ayı konseri için Ege Üniversitesi’nden davet aldık, Kampüste Caz Konserleri etkinlikleri için. 25 Şubat’ta oraya gideceğiz. Onun dışında Samsun’dan, Ankara’dan, hatta Diyarbakır’dan davet aldık. İstanbul içinde birçok üniversitede zaten konserlerimiz olacak. Bir de nisan aynin sonunda BUMK’un geleneksellesmis turnesi olacak tabii ki.
.
Burcu: Şimdi neler yapıyorsun? Müzik eğitimine devam mı?
.
Masis: Istanbul Essence projesini rölantiye aldık. Eğitime devam tabii ki. Onun dışında, şeflik ve kompozisyon üzerine çeşitli kurslara da devam etmeye çalışıyorum. Mesela bu yaz, Çin’den maceralı bir şekilde Almanya’ya geçtim. Orada Burak ve Volkan ile buluştuk. Volker Hempfling’in yönettiği ustalık sınıfında koro şefliği üzerine 10 günlük bir eğitim aldım. Oradan Letonya’ya geçtim ve orada “5th International Workshop for Young Composers”, kompozisyon ustalık sınıfına katıldım. Hiçbir boşluk yok arada, ölüyorum. İstanbul’a geçecektim, geçemedim zaten. Oradan Macaristan’a gittim, Denes Szabo’nun yönettiği koro şefliği ustalık sınıfına katıldım. Bizim Korofest’e bu sene gelen Cantemus’un festivaliydi; hem koro festivali vardı hem de şeflik eğitimi. Ekimde de İsveç’e gittim ve Lund International Choral Academy’de Tõnu Kaljuste ve Patrik Andersson ile koro ve orkestra şefliği çalıştım.
.
Masis’i takip etmek için:
.
www.myspace.com/masisaramgozbek
www.facebook.com/masisaramgozbek
www.myspace.com/bumcjazzchoir
www.facebook.com/bumcjazzchoir
.
Comments
Adsız
bir şeyi çok merak ediyorum: masis'in saçları oradan öyle komple çıkıyor mu? hazırı satılıyor mu?
Adsız
ben de bir şeyi çok merak ediyorum: masis koristlerini yiyor mu? önce erkek alcaz dediler, sonra kesmedi, korist alıcaz diye duyurdular. ayıptır ya, kronos'un başına gelenler hiçbirimize ders olmadı mı inanamıyorum.
İpek Burcu Şaşmaz
Bildiğimiz kadarıyla hayır, yemiyor. Ancak bu sorunuzun muhatabı Avaz Avaz değil sanırım sevgili Adsız, dolayısıyla bizzat Masis'e sormanızı öneririm.
Adsız
masis kanka naber ş olm servis kaçta kalkıyo?
Adsız
lisede o kadar karambol yaptığımız adamın iyi yerlere gelmesi göz kamaştırıcı..belki biraz daha dövsek daha iyi yerlere bile gelicekti.
Tebrikler