Bolca küfür eden çizgi film karakterleri
ve onlarca “aşırı” manzaranın sorumlusu çocuklar, South Park çizgi filmlerin çocukça bir masumiyet taşımayabileceğini çoğumuza  ispat etmeyi böyle başardı. Cnbc-e’nin Türkiye gençliğinin kültür mirasına yaptığı katkıda bir kilometre taşı olan bu dizi, 11 Eylül sonrası Birleşik Devletler travmasının üstüne başarıyla gitmişti sırada ise bu çatışmanın karşı kutbunda yer alanların travması ile uğraşmak var. South Park’ın geçtiğimiz hafta yayımlanan bölümünde Hz. Muhammet’in resmedilememesi konu alındı ve dizi Comedy Central tarafından büyük bir kısmı sansürlenerek izleyicilere sunuldu.
Sansür meselesinin South Park boyutunu incelemeden önce kısaca South Park’ın bu konuya nerelerden, nasıl geldiğini açıklamakta fayda var.

11 Eylül öncesinde yayımlanan “Super Best Friends” bölümünde South Park aslında Hz. Muhammet’i resmetmiş ve diğer din önderleri ile beraber iyilik için savaşan bir süper kahraman ekibine dahil etmişti. Günün şartları içinde kısıtlı bir tepki ile karşılaşan dizi sansürlenmemişti. Ancak 11 Eylül’den sonra değişen koşullar South Park’ı 2005 yılında yayıma sunduğu “Cartoon Wars” bölümünde sıkıntıya soktu. Dizinin bu bölümünde “Family Guy”ın Hz. Muhammet’i  çizmesi üzerine gelişen olaylar ve bunun yarattığı tehdit-teslim ikilisi South Park’ın kendine has üslûbu ile incelenmişti. Burada İslam peygamberi resmedilmiş ancak Comedy Central bu bölümü sansürleyerek yayımlamıştı. South Park yapımcılarını bunun olacağını bile bile yayıma sunduklarını bölüm içerisinde zaten gösteriyorlardı. Dizinin bu bölümü de büyük tepki toplamadı zira karikatür krizi ile başlayan süreçte esas gürültü karikatürler üzerinde kopuyordu, çoğunluk dizinin yanında saf tuttu.

Geçtiğimiz hafta ise bu tehdit-teslim ve özgürlük tartışmalarında önemli bir kırılma oldu. Comedy Central bu sefer sadece görüntüyü değil sesi de sansürledi ve dizi de “Muhammet” kelimesinin geçtiği yerler buradaki tabiri ile “biplendi”. Comedy Central’ı buna iten nedense bir önceki bölümde yaşadıkları tecrübe oldu. Hz. Muhammet önce bir çöp adam olarak gösterildi, sonrasında da bir maskot ayı kıyafeti içinde saklanmış biçimde resmedildi. South Park peygamberi resmetmeden de onu Müslümanlar için hoş karşılamayacakları bir duruma sokmuştu. Bunun neticesinde Comedy Central da South Park’ı ilk bakışta gereksiz görünecek biçimde ancak aslında mecbur kaldığı için sansürledi.

South Park bu bölümden sonra artık bambaşka bölümler yayımlamaya devam edeceğini yapımcıları aracılığıyla ilan etti. Arkasında durmayacakları hiçbir bölümü çizmediklerini de belirtmeyi ihmal etmediler. Süreç boyunca Trey Parker ve Matt Stone’un çeşitli akıllıca görünen hamlelerinden bu yazıda bahsedilmeyecek. Söz konusu kıvrak zekâlarının ürünlerini zaten South Park’ın bölüm üretiminin kolaylaşması ile beraber gündemi takip etmesini sağladığı dönemden beri görebiliyoruz. Bu yazının amacı konuşma özgürlüğü, hakaret, tehdit-teslim kavramlarnın bu özelleşmiş konuda nasıl gerçekleştiğini tartışmak olacak.

İslam dininde Hz. Muhammet’in resmedilememesi şu biçimde açıklanır: “Bir put oluşturarak insanların Allah’a olan ibadetlerini peygambere yöneltmeleri riski”. Klasik liberal söylem içerisinde bu argümanı incelersek korkular ve risklere dayanarak yasaklamalar yapılamayacağı fikrine ulaşırız. Ancak klasik liberal söylemin kendi içerisindeki tutarsızlıklarının belki de bir neticesi olarak şunu söylemek de mümkün olmakta: Eğer bu korkular insanların güvenliğine ilişkin kaygılardan kaynaklanıyorsa, yasak yerinde değil midir? Zira tecrübe göstermiştir ki, söz konusu kaygılar hem İslam dininin yaşandığı coğrafyada gerçek olabilmekte (özellikle Türkiye Müslümanlığı‘ndaki türbe gerçekliği) ve bundan bağımsız olarak bu resmedilme fiili provakatif özellikler de taşımaktadır. Yani içerisinde İslam dinine hakaretin ya da yaşatılmasına mani engellerin yer aldığı bir müessese ve toplum buna müsaade ettiği için radikallerce suçlu sayılabilmekte dolayısıyla bu insanlar ve müesseselerin varlığı tehdit altına sokulmaktadır. Klasik liberal söylem açısından konu irdelendiğin varılan bu çözümsüzlük cevabı başka şekillerde aramak gerektiğini de gösteriyor.  

Konuyu yayımcı açısından incelemeye çalıştığımızda şu durumla karşılaşırız: “Sansür neticesinde hakaretin önüne geçilmiş, İslam dininden bağımsız kaygılar sonucunda bu bölüm sansürlenmiştir. Zira kişilik haklarına yönelik bir saldırıda olduğu gibi bir durumla karşılaşılmıştır. Söz konusu isim bir dinî önder değil aktör de olsa sonuçta kişinin durumu toplum önünde küçük düşürülmüştür.” Bu açıklama da ilk bakışta doğru gelmektedir ancak yayımcının gerçekten bu kaygılarla hareket etmediğini South Park gibi ağırlıklı olarak kamuya mal olmuş kişilerin sıklıkla alaya alındığı bir diziyi sorunsuz ve destekleyerek yayımlamasından görüyoruz. Comedy Central’ın gerçek kaygısı hukuktan çok varlığını sürdürmek ihtiyacından kaynaklanmakta.

Dizinin sansürlenmeden yayımlanması neticesinde karşılaşacağı sonuçlar çok açık: oldukça agresif bir misilleme için radikallere açık kapı bırakmak, pek çok kesimce protesto ve boykot edilmek. Burada ilk sonuç özellikle kararın verilmesinde etkin olmalı. Çünkü dizinin daha önce de boykot ve protesto riskini göze aldığını hatta bu ihtimallerin gerçekleştiğini görebiliyoruz. Pek çok okulda South Park karakterlerinin yer aldığı kıyafetler giyilmesi yasaklanmış ve başta Mormonlar olmak üzere koyu Hıristiyan cemaat tarafından dizi boykot edilmişti. Demek ki, Comedy Central agresif bir misillemeden kaçınmakta. Theo Van Gogh ile aynı akıbete aynı amaçla girişmediği bir fiil sonucu uğramak istemeyen Comedy Central geri adım atıp, diziyi sansürlemekle kendini bu durumdan kurtarmaya çalışmış olmalı.

Peki acaba South Park yapımcıları Trey Parker  ve Matt Stone ne yapmak istedi? Bu soruya verilecek cevaplardan birisi şu olabilir. Dizi boyunca Hz. Muhammet hiçbir şekilde resmedilmeden zor bir duruma sokuluyordu. Dizide verdikleri mesajlardan anlaşılan, yapımcılar açısından Hz. Muhammet’in resmedilememe nedeni “bir put yaratma endişesi” değil “kâğıda çizilerek küçültülemez” olması. Bulutların üzerinde Dünya ve Cennet krallığının sahibi bir peygamber figürünü bile benimsemeyen İslam bunun nedeni olarak öncelikle Hz. Muhammet’in küçük düşürülmesini değil, onun putlaştırılması kaygısını öne sürüyor ve bu farklılık yapımcıları bir yanılgıya sürüklüyor. Bu yanılgı neticesinde Trey Parker ve Matt Stone’un varmaya çalıştıkları sonuç doğru olmakla beraber muhatabını tanımamaktan kaynaklanan bir yanlış anlaşılmaya mahal veriyor. Bunun sonucunda South Park birisinin çizilmeden de hakarete uğrayabileceğini ispat ediyor ancak, ele aldığı konunun aslında bunun için tam anlamıyla uygun olmadığını göremiyor. South Park, zenofobik kaygılarla yola çıkmış bir dizi değil, bilakis bununla mücadele etmeye kendini adıyor.

Batılı gözünde bu problemi artık başarıyla çözen ve çizilmeden de hakaret edilebileceğini İslam dünyasına ispat eden bu bölümlerden sonra Trey Parker ve Matt Stone’un bu konu üzerine daha fazla eğileceği düşünülemez. İslam dünyasında South Park’ın düştüğü bu yanılgıdan çok, peygamberine hakaret edilmesinin getirdiği tepki kafaları meşgul edecektir. Bu tartışmada aslan payını ise şu soru almakta: 11 Eylül’den önce yayımlanan bölümde Hz. Muhammet’i Comedy Central neden sansürlemedi?