Felaketin Ardından Ruhumuzu Dinginleştirmeye Gelen Habibi Tamino: Bir Konser Güncesi


Dört gözle beklediğim, benim için yılın konseri olma özelliği taşıyan Tamino konseri, genellikle bekler bekler ve konserine gidemeyeceğim zamanlara denk gelir. Bu da benim bahtsızlığım. Hatırlarsınız konserin ilk tarihi, depremi/felaketi takip eden 18 Şubat’tı ve konser günü yaklaşana kadar konserin iptal veya ertelenmesine ilişkin herhangi bir bilgilendirme gelmemişti. Sinirlenen ben her yere yazdım ve nihayet Tamino, konserinin Mart ayına ertelendiğini duyurdu. Deprem Güneydoğu Anadolu bölgesini vursa da, travma tüm ülkenin travması oldu. Ayrıca insani yardım alanında çalışmamdan ötürü, gece gündüz bu konu üzerine kafa yorunca, bir de geçmişte Antakya’da yaşadığımdan, kalbim dostlarım ile atıp, Antakya ile gönül bağı kurunca herhangi bir konsere gitmeyi ufak bir ihanet olarak algılayabilecek bir psikolojide oldum. Konseri ertelendi, evet, fakat yine de bana göre yakın bir tarihteydi. Ve fakat söz konusu Tamino olunca, biletimi iptal edemedim. Nihai kararım, bu alanda çalışmaya devam edebilmek için kendime de “iyi bakmak” oldu. Yani bildiğimiz öz-bakım. Konsere katarsis yaşayabilmek için gittim ve tahmin edin dostlarım ne oldu? Kardeşim gibi sevdiğim (sebebi kendi hikayemde saklı) Tamino pek tabii ki şaşırtmayarak, konseri deprem ve sel felaketinde hayatını kaybedenlere adadı. Ve konseri benim için o kadar anlamlı kıldı ki, o ihanet kafasından sıyrılıp, kurtuldum (kendisine teşekkürler). (Avaz Avaz okurlarından ricamdır; depremden bir şekilde etkilenmişseniz ve ruhunuzu sakinleştirmek için Tamino dinliyorsanız, ortak paydada akran destek çevrimiçi oturumu yapalım mı? (self-help group gibi) İlgilenenler Instagramdan bize mesaj atabilir.)

Bu konserine de türlü zorlukların ardından katılabildim. Dileğim bir sonraki konserine huzurlu bir Türkiye’de gitmek.

Uzun bir açılış konuşması ardından (deprem sonrası kaçınılmazdı), konserin muhteviyatına izninizle giriş yapmak isterim. Konser Volkswagen Arena’da gerçekleşti, bugüne kadar gittiğim en kalabalık Tamino konseriydi ve bu beni çok mutlu etti. Tamino’nun dinleyici kitlesinin günbegün artmasını konser kalabalığı ile ölçer oldum ben de zamanla. Konserler aynı zamanda müzikal gelişimini de zaman ile doğru orantılı bir şekilde izlememi sağladı. Tamino’nun neredeyse ergenliğinden beri gelişimini görmek benim için tarif edilemez bir his.

Bu konserde ağırlıklı olarak geçtiğimiz Eylül ayında yayınlanan Sahar albümünden şarkılar çaldı Tamino. Bu albüm de ağır ve karanlık tınılara haiz olunca, yavaş yavaş salındık durduğumuz yerde.

Tamino konserlerinin bir özelliği, uhrevi bir yordam izlemesi. Benim katarsisi yaşama sebebim tam da bu yüzden. Henüz adını, kurallarını bilmediğim bir dinin ayinindeymiş gibi hissettim çoğu zaman.

Bu konseri önemli ve farklı kılan, Radiohead’den tanıdığımız Colin Greenwood’un da sahnede olmasıydı; sanıyorum Türkiye’de ilk. Ayrıca, ekibe yeni katılan çellist Frederik Daelemans konsere yeni ve alışık olmadığımız bir tat kattı ve Tamino’ya back vokalleri ile eşlik etti. Benim için en önemlisi ise, Tamino’nun bu konserde ud çalmasıydı. Konserin açılış şarkısı solo bir şekilde yalnızca ud ile çaldığı Drop of Blood oldu. Ortadoğu soundunu en güçlü aldığım iki şarkıdan biri bu. Bir diğeri de en çok sevdiğim şarkısı olan The First Disciple; ve fakat bu şarkıda ud ile çaldığı yerler çello ile çalınınca, ortadoğu hissinden bir adım uzaklaştım. Yine de şarkının farklı versiyonlarını dinlediğimiz için, hoş görebildim (bu seferlik). Sahnede yalnızca kendisi ve Frederik vardı, bu şarkıyı neredeyse solo çaldı diyebiliriz. Sahar albümünden bir diğer çok sevdiğim şarkısı The Flame’i de canlı dinlemek benim için çok kıymetliydi. Amir albümünden dört şarkı çaldı Tamino; Habibi, Indigo Night (sahnede mor-mavi ışıklar altında söylendi), w.o.t.h ve Persephone ve hiçbir albüme ait olmayan Smile ile kapanışı yaptı. Sahar albümünün neredeyse tamamını çaldı. Ve iki tane de yeni şarkı ile bize yeni teklileri ile ilgili bilgi vermiş oldu. Bir şarkısının ismini bilmesem de araştırmalarıma göre adı Ashes (çekim yapılmamasını rica etti ama bilgi vermem gerekirse şarkı bana Radiohead-Karma Police albümündeki şarkıları hatırlattı ve bu şarkıda kafa salladığına şahidim-bunu görmek bir metalci için hoş bir sürpriz) ama diğerinden eminim; Oldest Devotion; ve bu şarkıya bayıldığımı ifade etmeliyim.

Konserden notlar:

Benim için ilginç olan, konsere ilk defa bu kadar kalabalık bir ekiple çıkmış olmasına rağmen, bazı şarkılarını solo çalması oldu. Daha önce yapmadığı bir pratik olduğu için, ilgimi çekti.

W.o.t.h şarkısı konserinlerinin durağan akışını bozan bir şarkı, bu nedenle bir anda bizi huşudan uyandıran bir şarkı. Bu şarkıyı canlı dinlemeye bayılıyorum! Bence o da bu gerçeği bildiğinden tüm konserlerinde bu şarkıyı çalmaya devam edecek. Benim de dileğim odur.

Son olarak bahsetmem gereken; Tamino artık kocaman adam olmuş, bu senenin konserleri de bunun ilanıdır. Sahnedeki rahatlığı takdire şayan. Gözlerini kapatıp, yerinden kımıldamayan, heyecanlanan o güzel genç çocuk, şimdi sahnede rahatlığı ile büyük bir adam! Buna şahit olmak ise müthiş bir his!

Sahne ışıkçısına da hayran olduğumu belirtmeliyim. Kendisi ile tanışmayı, sohbet etmeyi çok isterim. Kim bilir, belki kendisi ile bir röportaj yaparız.

Kendisi dünyaya sesini duyurmaya devam ederken, Türkiye’de de tura çıkmasını çok isteriz. Umarız bu dileğimiz de yakında gerçekleşir. Yaşadığımız felaketin ardından, ruhumuzu sakinleştirdiği için kendisine şükran! İyi ki varsın Tamino!

Son not ve ufak bir eleştiri: Bu konserin ayin olma kabiliyeti telefonlarımızı çok fazla kullanmamız nedeniyle kayboldu. Yanlışlıkla tribünden aldığım biletimi, uzaktan oturarak izlememek için “genel ayakta”ya çevirince, olanlar oldu. Anda kalamadığımız için, sürekli kameraya çekme merakımız nedeniyle sahneyi telefonlar kapatınca, o spiritüel büyü kayboldu (kameraya çekenleri anlıyorum ama herkesin çok uzun süre çekim yapmasını, çok üzgünüm anlayamıyorum, ne olur anda kalın sevgili Taminoseverler).