2010: The Suburbs
İlk albümleri Funeral ile Arcade Fire, “Biz geliyoruz.” diyordu. İddialı değillerdi, aksine oldukça mütevaziydiler. Albümdeki şarkıların değeri bir bir anlaşıldıkça da Kanada’nın indie dünyasından kopup gelen en orjinal grup olarak anılmaya başlanmıştı. Sonra Neon Bible‘ı çıkardılar, çok fazla insan beğenmedi albümü. Ama o albüm de yavaş yavaş gönüllerde yerini yaptı, dikkatlerin Arcade Fire üzerinde kalmasını sağladı.
Bu senenin ağustosunda The Suburbs isimli üçüncü albümlerini çıkardılar. Bu albüm ruhunu ilk albümden almış ve müzikal anlamda kendilerini daha da geliştirmiş haliyle Arcade Fire’a çok büyük bir kesimin bir takdiri kazandırdı. Birçok listeye de en tepeden girdi zaten, ki bu listeler dünya müzik piyasasının nabzını tutan listeler: Pitchfork, NME, Rolling Stone… Ve şunun altını çizmeliyim ki Funeral,Grammy En İyi Alternatif Albüm ödülüne aday gösterilmişken, The Suburbs bu sene aynı ödüle aday olmasının yanında Grammy En İyi Albüm Ödülü‘ne de aday.
Yine de Funeral dinlemiş bünyeler The Suburbs‘un Arcade Fire’ın en iyi albümü olmadığında hemfikir. Arcade Fire’ın en iyi albümü değil. Ama hem grubun kendisi için hem de İndie camiası için epey önemli bir yerde konumlanmış durumda.
Neden değerli? : Arcade Fire anaakım müzik sektöründe yerini sağlamlaştırdığı için. Bunun yanında indie akımın başını çeken Arcade Fire’ın Grammy’ye adaylığıyla bu akım, tamamiyle ana akımda görünür ve kabul edilir olduğunu kanıtladığı için.
Neyi değiştirdi? : Yeni müzik türlerinin ve gruplarının anaakım mertebesine gelebilmenin yollarını değiştirdi/değiştiriyor.
2011’de ne alemde? : Aslında epey büyük bir sorumluluk var Arcade Fire’ın üzerinde. Umarız bu sorumluluk baskı olarak hissedilmeyecek grup üyeleri tarafından. Dileklerimiz gerçekleştirdiği takdirde somut örneklerle alternatif sahneyi anaakıma taşımaya devam edecekler.
Madem böyle dedik, bir de Spike Jonze‘nin The Suburbs için çektiği video’yu izlemeniz gerek. Biz de kendisini 2010’un En İyi Videosu ilan etmiştik bir top ten yazımızda.