2012: Frank Ocean
Neden Değerli?: Frank Ocean‘la tanışıp kaynaşmalı zamanlarımız uzun bir geçmişe dayanmazken kendisini Coachella‘da boy gösterirken bulduk ve 55. Grammy Ödülleri‘nde 6 dalda aday olarak karşımıza çıktı. Jay-Z ve Kanye West‘in gözünden kaçmayan 87’li r&b; delikanlısı, hal böyle olunca ikilinin iş birliği olan Watch the Throne albümündeki iki şarkıya da hayat verdi. Çoğu mecranın yıldızlarını, pekiyilerini hatta yıldızlı pekiyilerini toplayan Frank Ocean için bizde yılın en iyi albümünü yarattığını tereddütsüz söyleyebiliriz.
Neyi Değiştirdi?: ”R&B;, hip – hop ve benzeri janr’lar benim tarzım değil.” diyenleri ters köşeye yatırdı. Bu türlerin farklı yönlerini kendi yorumuyla Channel Orange‘da bir araya getiren Frank Ocean, hayran kitlesini gün geçtikçe artırdığı gibi bir çok insanı da tarzına kolayca alıştırdı. Dobralığıyla da ”Sen neymişsin!” ünlem cümlelerini düşünmeden dile getirdiğimiz müzisyenin, akıbetinden endişe duyduğumuz rap dünyasına 2012 yılıyla taze kan olması ve baştan sona ezbere bildiğimiz albümü bilinenleri değiştirir nitelikte oluyor.
2013’te ne alemde?: Dedikodusunu yapacak değilim ancak özel hayatı üzerine tumblr üzerinden yayınladığı bir mektupta ilk aşkının erkek olduğunu açıklaması (Bad Religion) ve şimdilerde adının Willy Carter ile anılması 2013’te de bu minvalde haberlerin devam edeceği yönüne yeşil ışık çakıyor. Ayrıca Grammy ödüllerinde ismiyle karşılaşmak şaşırtıcı olmayacak. Şaşırtıcı olmayan bir diğer konu ise 2013 dünya turu listesinde henüz İstanbul bulunmuyor.