RÖPORTAJ: CRIPPLED BLACK PHOENIX

Zorlu PSM – Studio’da gerçekleşecek konserleri öncesi Crippled Black Phoenix‘in arkasındaki beyin Justin Greaves ile bir röportaj gerçekleştirdik. İlk defa İstanbul’da konser verecek grupla son albümleri, grup dışı projeleri ve İstanbul planları hakkında konuştuk. Bu cuma da canlı canlı dinlemeyi iple çekiyoruz.

Öncelikle nasılsın? 2016 yılı senin için yoğun bir yıl oldu.

Şimdilik her şey çok güzel. Röportaj için de teşekkür ederim.

Bronze albümünüz bize en karanlık albümünüz olarak geldi ve bu albümde çok hırslı duyuluyorsunuz. Sizce yeni albümünüzün eski albümlerinizden farkı ne? Siz kendiniz nasıl buldunuz?

Benim için zaten bütün albümlerimiz bir şekilde birbirinden ayrılıyordu. Bronze albümü ise benim gözümde en spontane ve en müstehcen albümüz oldu. Ama hep söylerim, eğer biz farklı albümden şarkıları aynı konserde çalarsak hepsini aynı albümden sayabiliriz. Bu şekilde düşünürsek yeni albümün de eskilerden farklı yok. Farklar sadece nasıl sunulduğuna bağlı. Tabii yine de ortaya çıkan işten mutluyum. Ve bu albümü gerçekten kendim de dinleyebiliyorum. Normalde kendi müziğimizi pek dinlemem ama bu albümü dinleyebiliyorum. Bu albümün en sevdiğim yanı ise prodüksiyon kısmı oldu. Karl Daniel Liden ile çalıştığımız üretim ve miksleme süreçleri çok güzel geçti. Kendisi mükemmel ve müziği anlayabilen insanlardan. Çok uyumlu olduk ve albümü dinlediğiniz zaman bu uyumu görmüşsünüzdür zaten.

2016 yılı sosyal ve politik olarak zor bir yıl oldu dünya için. Bir sürü de üzücü müzisyen kaybımız oldu. Bunların sizin albümünüze etkisi oldu mu? Sizin etkilendiğiniz şeyler neler oldu?

Bazı şarkılarımızda sosyal bir vicdan tabi ki de var. Sonuçta bugünlerde dünyada olup bitene kayıtsız kalamıyoruz. Yine de albümün temasında farklı bir yan var. İçimizdeki şeytanlar ile çatışma ve Crippled Black Phoenix’in yıllar boyunca karşılaştığı karmaşaların galip tarafında olması gibi farklı noktalarımız var. Bir güç gösterisi gibi ama bir yandan da bu kadar güçlü görünen bir şeyin altındaki kırılganlığı da anlatıyor. Merhum müzisyenler konusuna gelirsek de bu dünyadan göçüp gitmiş birinin bu dünyada kalanlara etkisinin pek olacağını düşünmüyorum.  Bunu hepimizin öleceğini unutarak da söylemiyorum. Temel olarak dinleyicilerimizden birkaçı bile bizim dikkat çektiğimiz sosyal konularla ilgilenmeye başlarsa bunu bir zafer olarak görürüz. Ya da mental sağlık problemeleri olan bir insan bizi dinleyerek yalnız olmadığını hissederse ben de güzel bir şeyler başardığımı hissederim. Bu yüzden de bu albüm biraz katartik, kafamdan fışkıran şeyler.

Son on yılın en üretken müzisyenlerinden birisiniz. Neredeyse 10 yılda 9 albüm çıkardınız. Hiç ara verme isteği duydunuz mu ya da başka projelerde yer almayı?

Evet aslında bir çok kez ara vermeyi düşündüm fakat hiç yapmadım. Hoş bu sene yeni bir projeye başladım World War isimli. Yeni proje bana yeni bir odak noktası verdi. Zaten yıllar boyu bir şeyin üstüne odaklanmaktan kaçınmayı da sağlıklı buluyorum ama ben ara vermeyi beceremedim. Denedim ama hep bir şeyler beni geri çekti. Artık tamamen bırakabileceğimi de düşünmüyorum, CBP benim bir parçam oldu.

Yakın zamanda bir röportajınızda müzik yapmaktaki en büyük motivasyonunuzun dinlemek istediğiniz müziklerin yapılmaması olduğunu söylemişsiniz. Yine de sizin de sevdiğiniz isimler olduğunu tahmin ediyoruz. Kimler var mesela öğrenebilir miyiz?

Vay canına, öyle bir şey mi demişim. Aslında bir sürü sevdiğim müzik var. Şimdi saymak zor ama yakın zamandan ilk aklıma gelenler;

Publicist UK – Forgive Yourself

Secrets of the Moon – Sun

New Model Army – Winter

Gost – Non Paradisi

Belinda Kordic ile birlikte Se Delan adı altında albüm yayınladınız böyle başka projeler olacak mı? Bir de bağımsız filmlere soundtrackler yaptınız. Bu alanda da sizi daha fazla görecek miyiz?

Belinda Kordic ve ben şu an yeni heavy metal grubumuz World War’ı oluşturuyoruz. Se Delan adı altında da bu sene bir şeyler yapmayı umuyorum. Film müzikleri de yapmayı çok isterim ama karşımıza ne çıkar şu an tam bilemiyoruz. Müzik yapmanın böyle bilinmezlik halini de çok seviyorum.

İstanbul’daki ilk konserin olacak. Peki daha önce İstanbul’da bulundun mu? Bir de buradan ayrılmadan önce İstanbul’da neler yapmayı planlıyorsun?

Havaalanındaki transferlerimi saymazsak ilk defa İstanbul’da bulunacağım. İlk defa da bir konser için buradayız. Heyecanlıyız ve büyük bir merak içinde bu konseri bekliyoruz. Yemekleri denemek ve birkaç mekana gitmek ise İstanbul’daki planlarımızdan ama ne yazık ki sadece birkaç gün kalacağız. Şehirleri keşfetmek daha uzun süreler istiyor. Yine de İstanbul’a çağırılmak bizim için bir onur oldu ve umuyoruz ki bu geliş buraya birçok ziyaretimizin ilki olur.