RÖPORTAJ: ZAZA FOURNIER

XXF – Very Very French dahilinde izlemek için can attığımız güzel insan Zaza Fournier konserine az bir süre kaldı. Yine de biz heyecanımıza yenik düştük ve maillerde buluşalım istedik. Zaza Fournier ile küçük bir röportaj gerçekleştirdik.

Avaz Avaz: Öncelikle kendinizden biraz bahseder misiniz?

Zaza Fournier: Adım Zaza Fournier, Zaza, Zizi’nin A’lı olanı, Fournier de babamdan geliyor. Yapabildiğim ve bulabildiğim kadarıyla şarkılar üretiyorum. Çoğunlukla bir akordeon yeterli oluyor. Her şeyden öte şarkı söylemeyi seviyorum, böylece dünyaya kendi gözümden tanıklık ediyorum. Onu daha iyi anlayabilmek için… Ve onu bu şekilde anlamaya çalışmak konusunda tek olmadığımı, şarkılarımın da birçok kişinin içinde yankı uyandırdığını farkettiğimde  yalnız olmadığımı hissediyorum. Kaçınılmaz olarak bu da beni mutlu yapıyor.

Avaz Avaz: Bildiğimiz kadarıyla sokak müzisyenliği geçmişiniz var. Bu sizi ve müziğinizi nasıl etkiledi?

Zaza Fournier: Geçimimi sağlamak için başka işler de arayabilecekken şarkılarımı sokakta söylemeye karar vermiştim. Özel bir beklentim yoktu, sadece biraz para kazanmak yetiyordu.  Bundan daha fazlasını ya da eksiğini yapmayı bir saniye bile düşünmedim. Sokakta çaldığımız zaman, sadece bir kişinin bile durup dinlemesi, var olduğumuzu; müziğin, şarkının var olduğunu gösterir. Sahneye her çıktığımda bunu düşünüyorum. Bir veya 600 kişi, her ikisi de aynı önemi taşımalı.

Avaz Avaz: Zaman zaman Edith Piaf ile karşılaştırılıyorsunuz. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Zaza Fournier: Bir akordeon ve bir kadın tarafından söylenen Fransızca bir şarkı beni Edith Piaf‘a benzetmeye yetmez. Onda en çok gıpta ettiğim şey, her sahneye çıktığında, salt bir gereksinim edasında olması. Burada ve şimdi, bu hayati bir önem taşır ve devredilemez. Her şeyimi bu şekilde yapmayı isterdim.

Avaz Avaz: Peki akordeonda sizi çeken şey nedir?

Zaza Fournier: Halam akordeon çalıyordu. Onu hep kollarında bu enstrümanla görmüştüm. Ve onu bu müzik aletiyle çok güzel, çekici ve güçlü buluyordum. Ne zamanki şarkı söylemeye başlamayı istedim, kendiliğinden, doğal olarak akordeona da başladım.

Avaz Avaz: Müziğiniz bize çok içten geliyor. Peki bunun böyle olması için çaba gösteriyor musunuz?

Zaza Fournier: Bilinçli olarak ve isteyerek , “oluşturmak’’ anlamında herhangi bir şey yaptığımı zannetmiyorum. Zaten bu içten gelen bir şey olduğu için, mümkün dahi değil. Buna karşılık, benim için şarkıların oluşturulma sürecinde en önemli şey; oyun, her şeyin zevkle yapılması. Bununla alakası olabilir!

Avaz Avaz: Buralarda Vodka Fraise ile tanınıyorsunuz. Bir şarkınız Türkiye’de böyle bir etki bırakabileceğini tahmin edebiliyor muydunuz?

Zaza Fournier: Kesinlikle hayır! Asla ve asla! Hala inanamıyorum! Albümümün Türkiye’de çıkmamasına rağmen böyle bir şey nasıl olur. Benim için bir hediye olsa gerek. Belki sizin vardır bana verecek bir cevabınız! İstanbul’a gelmek için daha da heyecanlandım şimdi.

Avaz Avaz: Peki, Votka-Çilek’le (Vodka Fraise) gerçek hayatınızda özel bir bağınız var mı?

Zaza Fournier: Haha! İtiraf etmeliyim ki hayatımın bir döneminde en ideal kokteyl olduğunu düşünüyordum. Ne yazık ki geçti. Margarita hakkında bugün bir şarkı yazabilirim. Ya da Mojito.

Avaz Avaz: Son olarak Türkiye’deki ilk konseriniz hakkında ne düşünüyorsunuz?

Zaza Fournier: Umarım bu konser sadece bir başlangıçtır.

*Röportajın gerçekleşmesini mümkün kılan Fransız Kültür Merkezi’ne teşekkür ederiz.