ŞARKI: The Orb – Moon Scapes 2703 BC

Dans etmek yerine dans ederken müzik dinlemek, çalanlar bedeniniz kadar zihninizle de etkileşime geçebiliyorsa ancak mümkün oluyor. 14 dakikanizi geçip gitmesini beklemeye başlamayacağınız bir 14 dakikaya çevirecek ‘Moon Scapes 2703 BC’ de her zaman işleyen, sadece bedeni harekete geçiren formüllerden faydalanmamış ve kulaklara da hitap edebilmiş.

Daha önce keşfedilmemiş alanlarda gezdirilmeyeceksiniz gözlerinizi kapattığınızda, fakat size garanti edebilirim ki götürüldüğünüz hiçbir yerde uzun süre kalmayacaksınız. Birbiri ardına belirip kaybolan elemanlarla uyum içinde nabzınız artacak ya da azalacak. Cetvelle parçanın uzunluğu yirmiye bölündüğünde her çizgide farklı bir renk görüyoruz ve her biri önündekinin ondan daha dikkat çekici olmasına izin vermeyecek kadar etkileyici. Müzik listelerinde arka arkaya gelen iki şarkı arasında yaratılabilecek başarılı yumuşak geçişler üzerine bir şey yapmak için yola çıkılmış sanki. Bu uyum duygusunu içeren özel anlar toplandıkça ve dizildikçe kurulan yeni ilişkiler sayesinde çoğalmışlar ve çok özel bir uzunluk elde edilmiş. Değişimlere rağmen korunan bütünlükten fazlası, onlarla birlikte kurulan nadir raslanır bir değer söz konusu. Farklılaşmaları yadırgatmadan içinde bulunulan anı da kendi içinde sevdirebilmek gibi zor bir hedefe ulaşılmış. Başka bir deyişle, kılıktan kılığa bürünürken aynı hikayeyi anlatmaya devam edebilmek, üstelik her bir kostümü ve içindeki karakteri ilginç kılabilmektir bence ‘The Orb’un üstesinden hakkıyla geldiği şey.

Gerçek bir sonun eksikliğine rağmen tamamlanmış gibi paylaşılan her şarkının varoluşu biraz siliktir. Tüm notaların bizi bıraktığı nokta tatmin etmiyorsa bir denemeden öteye geçilememiş denebilir. Benim için bir sesler topluluğu bitişini anlamlı bulup kabul edebildiğimde gerçekten şarkı olarak doğar ya da daha gerçek bir örneği olur o kategorinin. ‘Moon Scapes 2703 BC’ için çok beklenmeyen bir şey verip çarpıcılaşan kapanışlar yoluna girilmemesi çok yerinde. Oraya kadar birikmiş ve beni doldurmuş olan şeyi aşmaya ya da bozmaya çalışmak talihsizlik olurdu. Son bir kaçışa ya da arkasında bıraktığı kalabalık yığınının altında kalışa da dönüşmüyor asla. Yaratıcı yaklaşımın artık kaybedildiğine ya da tüm sanatsal malzemenin tüketildiğine kanaat getirmiyoruz. Kayıt –dinleyici beklentisi göz önünde tutulduğunda- uzun tutulmuş ama bu yönü bir kusur olarak sunulamaz çünkü sondaki tükenmemişliğin işaret ettiği gibi asla gerektiğinden fazla uzun tutulmamış.