1967 yılında Bob Dylan tarafından John Wesley Harding albümünde yayınlanan All Along the Watchtower, 1968 yılında Jimi Hendrix tarafından Electric Ladyland adlı albümde yeniden yorumlanmıştır. Dylan’ın şiirselliği ve Jimi’nin müziğiyle birleşen şarkı kısa ama vurucu bir hale bürünüp Jimi ve Dylan dendiğinde akla ilk gelen şarkılardan biri olmuştur. Bu enerjik ve klimaktik müziğin üstüne eklendiği sözleri anlamak ise bana şu ana kadar ceviz kabuğunu kırmak kadar zor gelmiştir. Bugünkü yazımda Dylan’ın yazdığı sözlerle atıfta bulunduğu metin ve anlatmak istediği hikayeyi anlatacağım. Önce şarkıyla ve sözlerle başlayalım.

“There must be some way out of here,” said the joker to the thief
“There’s too much confusion, I can’t get no relief
Businessmen, they drink my wine, plowmen dig my earth
None of them along the line know what any of it is worth”

“No reason to get excited,” the thief, he kindly spoke
“There are many here among us who feel that life is but a joke
But you and I, we’ve been through that, and this is not our fate
So let us not talk falsely now, the hour is getting late”

All along the watchtower, princes kept the view
While all the women came and went, barefoot servants, too
Outside in the distance a wildcat did growl
Two riders were approaching, the wind began to howl

Soytarı ve Hırsız

Elimizde iki karakter var: soytarı ve hırsız. Soytarı hırsıza çok kafa karışıklığından dolayı rahat edemediğini aktarırken ekliyor: “İşadamları benim şarabımı içerken çiftçiler benim toprağıma ekiyor. Biri bile elde ettiklerinin değerini bilmiyor.” Hırsız soytarıyı sakinleştirmeye çalışıyor ve hayatın bir şakadan ibaret olduğunu düşünenlerin olduğunu söylüyor. “Daha önce bunu konuşmuştuk, bu bizim kaderimiz değil. Hadi yanlış konuşmayalım, zaman doluyor!”

Şiirdeki bu diyalogda ilk dikkatimi çeken şey iki karakterin de bir diğerinin demesi gereken sözleri söylüyor olması. İnsanların hırsızlıklarından doğan kafa karışıklığının aktarıcısı soytarıyken onu telkin eden ve kaderlerinin, hayatı bir şaka gibi gören insanlarla aynı olmadığını söyleyen ise bir hırsız. Şiirdeki bu karışıklığın sebebi olarak aklıma üç seçenek geliyor. Birincisi, bu karışıklık sadece şiirsellik için yapılıp okuyanın/dinleyenin kafasını karıştırarak onu düşündürmesi amaçlı olabilir. İkinci bir seçenek, soytarının bu ahlaksızlıklardan dolayı kafasının tamamen karışması ve doğruyu ona bir hırsızın hatırlatması ile beraber anlatımın pekişmesi olabilir. Yani işler o kadar zıvanadan çıkmış ki bir hırsız doğruyu hatırlatarak durumun vahim olduğunu aktarıyor. Üçüncü seçeneğe ise birazdan değineceğim.

Şimdi son kıtaya bakalım. Kadınlar ve hizmetkarlar gidip gelirken gözcü kulesinde efendiler ufku gözlüyor. İleride bir vahşi kedi gürlüyor, bir çift atlı yaklaşırken rüzgar uğuldamaya başlıyor. Birazdan da bahsedeceğim, fakat bu kıta aslında Eski Ahit’teki Yaşeya Kitabı’nın 21. konusunun 5-9 ayetlerine atıfta bulunuyor. Bir çift atlı, ayetlerdeki çifter çifter gelen savaş arabalarına ve atlılara atıf yaparken vahşi kedi gürlemesi ve rüzgarın uğuldaması aslında yaklaşan felaketin haberciliğini üstleniyor.

Yaşeya Kitabı’nın ayetlerinin genel temalarından biri, Tanrı’nın kendisine karşı gelen, kurallarına uymayan ve sapkınlığa karışan toplumları cezalandırmasıdır. Babil halkı da Tanrı’nın acımasız cezasını çeken toplumlardan biridir. 1. ve 2. ayete göre bu antik krallıkta hainler hainlik eder, harap edenler harap etmeye devam eder. Rab ise bu korkunç iniltiyi bitirmek için çölden bir istilacı getirir. Şarkının atıfta bulunduğu ayetler ise aşağıdaki gibidir.

Eski Ahit, Yaşeya Kitabı 21:5-9

5 Gördüğüm görümde sofrayı hazırlıyor,
Halıları seriyor, yiyip içiyorlar.
Kalkın, ey önderler, kalkanları yağlayın!

6 Rab bana dedi ki,
“Git, bir gözcü dik, gördüğünü bildirsin.

7 Savaş arabalarının,
Atlara, eşeklere, develere binmiş insanların
Çifter çifter geldiğini görünce dikkat kesilsin.”

8 Gözcü, “Ey efendim,Her gün aralıksız gözcü kulesinde duruyor,
Her gece yerimde nöbet tutuyorum” diye bağırdı,

9 “Bak, savaş arabalarıyla atlılar
Çifter çifter geliyor!”
Sonra, “Yıkıldı, Babil yıkıldı!” diye haber verdi,
“Taptıkları bütün putlar yere çalınıp parçalandı!”

Şüphesiz ayetler kutsal kitaplara göre Tanrı’nın kullarına uyarısıdır. Tanrı kötü yola sapanları, yalan konuşanları, hırsızları vb. uyarmıştır. Uyarıları dinlemeyenler ise çeşitli yollarla cezalandırılmıştır. Kutsal kitaplardaki hikayeler de insanların bunlardan ders çıkarması ve kötülükten uzak durması için yollanmıştır.

Çürümüş Düzen ve Felakete Karşı Uyarı

Şimdi tekrar şiire dönelim. Bu şiirin ilginç yanlarından biri şiirin kronolojik olmamasıdır. Yani son kıta en önce yaşanandır. Babil felaketi olur, şehir yıkılır, Tanrı’nın mesajı yayılır ve Babil’i yıkan (Tanrı tarafından yollanan) istilacı şiirin geçtiği yere yaklaşır. Bundan sonra da iki karakterimiz insanların geldikleri yerden, yaptıkları kötülüklerden ve Tanrı’nın mesajından yola çıkarak bu kötülüklerin getireceği cezadan endişelenerek oradan çıkış yolu aramaya kalkar.

Peki o zaman kim bu soytarı ve hırsız? Yukarıda iki seçenekten zaten bahsettim. Üçüncü bir seçenek ise bu hırsız ve soytarının Bob Dylan’ın kendi iç diyaloğundaki karakterleri temsil etmesi olabilir. Peki karakterler neden soytarı ve hırsız? Açıkçası buna net bir cevabım yok. Belki Dylan, toplumun kendisini bir hırsız ve soytarı olarak gördüğünü düşündü, belki bunlar kendinde gördüğü kişiliklerdi ya da belki bu karakterler sadece anlatımı güçlendirmek için soytarı ve hırsızdı.

O kadar inceledik, şiiri satır satır okuduk, Eski Ahit’i yorumladık. Peki Dylan bu şarkıyı neden yazmış olabilir? Aslında nedeni basit. Bildiğiniz gibi Dylan protesto şarkılarıyla ünlü bir sanatçıdır. Genelde politik ve hukuki sistemdeki eksiklikler ve insanlar arasındaki eşitsizlik üzerine yazıp söyleyen sanatçı, bu şiirinde açıkça insani değerlerin gittikçe çürüdüğünden, genel ahlakın bozulduğundan bahsediyor. Ayetlerde gördüğümüz gibi toplumların ahlaki düzeni bozulduğunda Tanrı onları çeşitli yollarla cezalandırabiliyor. Dylan ise bu ahlak bozulmasını ve hırsızlıkları kendi yaşadığı toplumda görüyor ve bunun oluşturacağı felaketten hırsız ve soytarının dili vasıtasıyla endişesini aktarıyor, kaderinin hayatı bir şakadan ibaret gören bu insanlarla bir olmadığını söylüyor. Böylece yaşadığı toplumdaki çürümüş değerleri eleştirirken dinleyicilerini bunun getireceği düzensizliğe ve haksızlığa karşı bir nevi uyarıyor.

Bonus

Elbette Jimi Hendrix’in yorumlaması olmasaydı bu şarkının günümüzde bu kadar bilinebileceğini düşünmüyorum. Bob Dylan’ın yazdığı sözler çok vurucu da olsa Jimi Hendrix’in şarkıya kattığı müzikal yorum tartışılamaz. All Along the Watchtower şarkısından bahsederken bu gitar üstadına şapka çıkarmamak olmazdı diye düşünüyorum.

Keyifli okumalar dilerim,
Berat Aybars