Merhaba Avaz okuyucusu,

Dergiye yazdığım ilk yazıyla karşındayım. Hepimizin karantinada olduğu ve ne yapsak ne yapsak diye ortalıkta dolandığımız bu dönemde belki yeni bir grup tanımak sana iyi gelebilir. Sana tanıtmak istediğim grup 60’lar pop/rock müziğine damga vuran, kendilerinden sonrakilerin müziğini temelinden değiştiren süper grup: Cream. Yazım boyunca sana şarkı linkleri koyacağım. Yazıyı takip ederken yandan da müziği açmanı deneyimin için tavsiye ederim.

I Feel Free

Caz davulcusu olarak kendine ün yapan ve muazzam bir yeteneğe sahip olan Ginger Baker, bir süre blues, caz, pop ve rock müziği çalan (Ayrı yazdığıma bakma, caz müziği dışındaki bu üç tür 50’ler ve 60’larda birbirinden ayrılmaz bir bütündür.) gruplardan sonra kendi grubunu kurmaya karar verir. İlk seçtiği kişi Yardbirds’de ün yapmış genç gitarist Eric Clapton olur. Clapton’ın ısrarı üzerine grubun üçüncü ve son elemanı daha önce Baker ile uzun süre çalan, fakat onunla tartışmalı olan kontrbasçı Jack Bruce olur.

Rock müziği tarihinin başarılı olan ilk süper grubu olarak addedilen Cream 1966’da piyasaya taptaze servis edilir. Grubun her bir elemanı daha önce piyasada ün etmiş insanlar olup birbirinden yeteneklidir. Cream, 60’lar standardı olan saykodelik blues, pop, rock karışımı müziği Afrika ritimleriyle harmanlar, daha sert ve dolu bir sesle dönemdaşlarını ve sonra gelecekleri büyük biçimde etkiler.

Toad

Grup üyelerinden sırayla bahsetmek gerekirse önce dört uzvuyla aynı anda farklı ritimleri çalabilen çılgın insan Ginger Baker’dan başlamak isterim. İnanılmaz bir yetenek, fakat bir o kadar da kötü bir kişilik. Kahramanı Phil Seamen ile eroinle ve Afrika ritimleriyle tanışır, bu ritimleri de çaldığı müziğe entegre eder. Kendini ve Cream’i asla rock davulcusu veya grubu olarak tanımlamaz. O bir caz davulcusudur, kahramanı olan davulcular tarafından kabul gören ve pop/rock sahnesinde davul kullanımını tamamen değiştiren bir davulcudur. Ondan önceki davulcular beat müziği olarak adlandırılan basit ritimli şarkıları çalarken o dolu dolu, sert ve çok çeşitli bir davul stiliyle pop/rock müziğine yeni bir yön verir. Şu anda dinlediğin parça ise rock tarihindeki ilk davul solosudur.

Sunshine of Your Love

Geldik Cream’in en popüler şarkısına. Bu o kadar popülerdir ki birçok gitar mağazasında çalınması yasak olan üç şarkıdan biridir. Sözleri bir sabah güneş doğarken Bruce ile grubun söz yazarı Pete Brown tarafından yazılır. Jimi Hendrix bu şarkıya birçok konserinde Cream’e saygı amacıyla yer verir.

Şu ana kadar fark etmiş olabilirsin belki, bu grubun sesi dönemdaşlarına hiç ama hiç benzemiyor. Evet, şarkıların çoğu blues iskeleti üzerine kuruluyor ve şarkıların çoğunda saykodelik etki var, fakat tek farklı şey davul sesi değil. Önemli farklardan birkaçı Bruce’un vokalleri, melodileri ve bas stili. İskoç ve caz müziği etkilerini yazdığı şarkılara işleyen bu yetenekli adamın stili bir başka. Kendisinden önce pop müzikteki bas gitarın işi kök notaları tutmaktı. Bruce ise bas gitarla akorların çeşitli seslerini bastı, melodiyi yürüttü, tonu daha sıcak ve dolu bir hale getirdi. Vokalleri operatikti. Clapton ile yaptığı düetler şüphesiz şarkılarını bu kadar başarılı yapan faktörlerden biri. Her ne kadar bu grubu Baker kursa da grubun lideri Bruce oldu ve aldığı kararlar ile gruptan aldığı pay Baker ile sorunlarının daha da derinleşmesine neden oldu.

Tales of Brave Ulysses

Favorilerimden olan bu parça adı üstünde Homeros’un Odesa destanındaki kahraman Ulysses’e atıfta bulunur. Aslında Yunan mitolojisinin temelini oluşturan bu destanın en popüler hikayelerinden biri olan Ulysses’in gemi direğine bağlanıp sirenlerin şarkısını dinlemeye götürülmesi şarkının temelini oluşturur. Şarkının kahramanı, Ulysses’in hikayeleri elinde, ağır kışlardan ufka doğru açılır ve bir sahile vurduğunda Afrodit’i takip ederek onun vücudunda kendini kaybeder. Şarkı üzerindeki saykodelik etki, Clapton’ın gitar tonunda ve küçük, mor balıkların parmaklardan süzüldüğü sözlerde kendini rahatça belli eder.

White Room

Grubun en popüler şarkılarından olan bu parça normalde dört dörtlük yazılırken Baker bunu beş dörtlük Bolero ritmine çevirir. Kimilerinin İngiliz kurumlarına veya çevreyi kirletmemize eleştiri olarak yorumladığı sözler aslında Pete Brown’ın yeni dairesi hakkındaki monoloğudur.

Herkesten bahsettim ama Clapton hakkında da iki söz etmesem olmaz. Baker’ın kendisinde potansiyel gördüğü bu genç adam Cream’de hak ettiği ünü bulur. Sağlam bir blues temeli olan gitarist, kullandığı farklı tonları, kadife sesi, arada yazdığı şarkıları ve birbirinden güzel sololarıyla kısa zamanda “Gitar Tanrısı” atfedilir. Tabii bu lakap kısa sürelidir ve Jimi Hendrix’in inanılmaz gitar şovlarıyla el değiştirir. Hatta bir keresinde Hendrix Cream ile aynı sahneyi paylaşır ve Clapton’ın sahnede donakalmasına neden olur, fakat bu hikaye de başka zamana kalsın 🙂 Yine de Hendrix ile Clapton’ı böyle karşılaştırmak bana göre yersizdir ve iki müzisyene de saygısızlıktır.

Cream hakkında ilk prog grup, ilk hard rock grubu ve hatta ilk metal grubu diyenler var. Bence üçüncüsü abartılıdır ve ilki ancak kısmi olarak kabul edilebilir. Fakat şu bir gerçektir ki sahnedeki Marshall amfileri, çalış stilleri ve tonlarıyla Cream hard rock’ın başlangıcını yapmıştır.

We’re Going Wrong

Cream kurulmadan önce başlayan husumet iki sene içinde daha da büyür ve çekilemez hale gelir. O kadar ki bir keresinde arada kalan Clapton dayanamayıp ağlamaya başlar. Albüm, tur, albüm, tur biçiminde giden iki sene ve Baker’la Bruce’un uyuşturucu problemi grup üyelerini tahrip eder. Sonucunda da 1968 yılında grup dağılır.

Toplumun 60’larda nasıl kötüye gittiğini ifade ettiğini iddia edenler de olsa, Bruce’un bu parçayı yazma sebebi bir gün ilk eşiyle ettiği sert kavgadır. Bu parça her ne kadar bu kavga için yazılmış olsa da benim için Cream’in iki senelik macerasının özeti niteliğindedir.

“Please open your eyes.

Try to realize.

I found out today we’re going wrong,

We’re going wrong.

Please open your mind.

See what you can find.

I found out today we’re going wrong,

We’re going wrong.”

Badge

Arkada bıraktıkları onlarca güzel şarkı, konser ve ilham sonrası kendi yollarına ayrılan grup 2005’te ikonik konser salonu Royal Albert Hall’da konser vermek için bir kez daha toplanır. En ikonik parçalarını seslendiren grup için en tatmin edici konser bu olur. Baker ve Bruce aralarındaki husumete rağmen bu büyülü anı paylaşmayı bilir.

Uzun, yorucu yıllardan sonra pop, rock ve caz müziğine büyük etki bırakan triodan Jack Bruce 2014 yılında, Ginger Baker ise 2019 yılının Ekim ayında hayata gözlerini yumdu. Toprakları bol olsun.

Böylelikle ilk yazımın sonuna geldim. Umarım grubun geride bıraktığı müzik hoşuna gitmiştir. Eğer gittiyse senin için bir Spotify listesi hazırladım. Burada uzatmamak için yazmadığım birçok ilginç şarkısını bu listede topladım. Eğer liste de yetmezse dört albümlerini de sırayla dinlemeni öneririm.

Güzel günler dileğiyle,

Yazı: Berat Aybars

Avaz Avaz ekibi olarak desteği ve yazısı için Berat Aybars’a teşekkür ederiz.