TANIŞIN: HALFNOISE

Aslında çok uzun senelerdir müzik icra eden ancak yayımladığı güzel albümlerle bir türlü hak ettiği ilgiyi göremediğine inandığımız bir isimle buluşturuyoruz sizi: HalfNoise. Hatta kendisini çok yakından tanıdığınıza eminiz. Projenin arkasındaki kişi Paramore‘un efsane davulcusu Zac Farro. Kendisi After Laughter gibi dünyanın en güzel albümlerinden birinde davulculuk yapmanın yanı sıra boş zamanlarında da harika solo çalışmalar yapıyor.

2010 yılında Zac Farro, ağabeyi Josh ile beraber olaylı bir şekilde gruptan ayrılınca eski arkadaşlarından Jason Clark ile HalfNoise’u kurdu. Ancak kısa bir zamandan sonra Farro projeyi tamamen tek başına omuzladı ve 2 senelik bir dinlenmenin ardından kendi adını taşıyan ilk EP’den Free the House ile radarıma girdi. İlk EP’nin Farro’nun memleketi Nashville’ın alternatif sahnesinin yine pek sevdiğim grubu Paper Route‘u bana ne kadar anımsattığını hatırlıyorum. Zaten hemen ardından da Farro, bu grupla bir turne de gerçekleştirdi. Yine aynı hafif depresif ve ambient’a kaçan tınıları ile 2014 yılında ilk uzunçalar Volcano Crowe ile tanıştık. Zac Farro’nun bu projeyi icra ederken ilk uzunçalarını yayımlamasına rağmen sessizliğe gömüldüğü dönemler bunlar.

2016 yılında ise şu anda icra ettiği tınılara bir geçiş yapan synth ağırlıklı ikinci uzunçalar Sudden Feeling geldi. Geçtiğimiz sene ise (En sevdiğim) Velvet Face EP’si ile buluştuk. Scooby’s in the Back ve French Class gibi eğer daha mainstream bir gruptan çıksaydı ve yüksek pazarlama mecraları harcansaydı büyük başarı bulacağına inandığım kayıtlar var bu EP’de. Üstelik albümde bir de Hayley Williams katkılı As U Wave ile tanışma şansına sahipsiniz. Bu arada hemen belirtelim. Bu albümün yayım döneminde Farro eski yavrusu Paramore’a dönüş yaptı.

Zac Farro yeni kayıtlarında eski günlerin ambient tınılarının aksine hiç olmadığı kadar gitar ağırlıklı indie pop tarzı benimsiyor. Geçtiğimiz günlerde Flowerss adında yeni bir tekli yayımladı. Kendisi şu sıralar Paramore turnelerinden vakit bulduğu her anı bu proje kapsamında turnelemeye ayırıyor. Tamamen Amerika odaklı turneler olduğunu ve daha kendisinin ana projesinin bile bu topraklara uğramadığını düşününce kendisini canlı izlememiz çok düşük bir ihtimal. Ancak bu Velvet Face‘e gömülmemeniz ve Flowerss ile bizi yeni nelerin beklediğini merak etmememiz için bir bahane olmamalı.