Falling in love vs Making love

Mevzu değişti.

Ekşi Sözlük’ün kendisinin adını sıklıkla geçirmesi, işin bir safhasıydı.

Mevzu değişmeye devam etti: Artık kırmızı ışıkta geçen arabaları, evsiz insanları ya da sokak köpeklerini düşünmek için kimsenin Hıncal Uluç’a ihtiyacı yok. Uygun üslupla herhangi biri mevzuyu tweet’liyor, gerisi retweet’lere kalıyor. Üstelik kendisinin Ekşi Sözlük’ten alıştığı gibi insanları takma isim kullandıkları için görmezden gelmesi de mümkün değil. Bayağı günlük hayatlarıyla insanlar internette.

Yaygaranın sebebi bir yandan Hıncal Uluç algoritması: Mevzuya ortak aklın dokunmadığı yerden dokunmak ve inanılmaz sert ifadeler/ithamlarla kalabalığın önerdiğinin aksi yönünde durmak. Diyorum ya, mevzu değişti. Bu algoritmaya argo dolu içerik ekliyorsunuz ve Twitter’da binlerce takipçiniz oluyor; gazete yazarı olmanızın gerekliliği tartışılır.

Argümandan ziyade kişiyi tartışmıyorum, son günlerin moda frekansıyla ”estağfurulllah”. Argümanı tartışmayı çok istedim ancak ”Falling in love vs Making Love”ı neresinden tutayım, bilemedim. 20 yıldır Frank Sinatra Best Of’larıyla idare etmiyorum, belki bundandır.

Sonuç itibariyle bu hafta Adnan Oktar videoları ve kendisinin bu yazısı her şeye rağmen herkesin dilindeydi.

Kendisinin görüşlerine, ortada ‘hip’ bir konuya şaşırtıcı/cesur bir taraftan bakmak dışında bir görüş varsa eğer, katılmıyoruz.

Tebrikler.