THREESOME: VAMPIRE WEEKEND – FATHER OF THE BRIDE

Uzun zamandır beklediğimiz an geldi. Vampire Weekend‘in 6 senenin ardından yeni albümü Father of the Bride‘a kavuştuk. Bizi takip edenlerin çok iyi bildiği şekilde grubun bizim için yeri bir ayrıdır. Her daim, her yerde Avaz ekibi olarak Vampire Weekend hayranlığımızı konuşturabiliriz. Yine de tahmin ediyoruz ki herkes yeni albümün muhteşemliğinde hemfikir.

Bu kadar harika şarkı ile karşı karşıya kalınca klasik inceleme yazılarımızı bir kenara koyarak yepyeni bir inceleme konsepti denemek istedik. Avaz ekibi olarak Father of the Bride’da en sevdiğimiz, bağımlısı olduğumuz şarkıların bize ne ifade ettiği, bize nasıl ilham verdiği üzerine konuştuk. Peki, sizin albümde favoriniz hangisi?

HANDE:

Sunflower (ft. Steve Lacy)

Albümdeki favorilerim genel olarak düet şarkılar. Ancak bu şarkının “Dabadabadub” (Şarkıyı dinleyenler ne demek istediğimi anladı.) kısımlarının en özlediğim Vampire Weekend havalarında olması, Steve Lacy önderliğindeki nefis gitarları ile kendimden geçme aşamasına geliyorum. Jonah Hill yönetmenliğindeki video da cabası tabii. İyi ki geri döndüler!

Hold You Now (ft. Danielle Haim)

Albümün açılış şarkısı ile sizi nelerin beklediğine dair ufak bir spoiler alıyorsunuz. Ezra Koenig’in otantik gitarları kadar solo, gitarıyla söylediği kısımları da bir o kadar seviyorum. Tam gönül telleriniz yumuşadığında gelen koro yeri ile yavaşça bulutlara doğru yükseliyor, ruhunuzu teslim ediyorsunuz. Geri dönmesi 1 saatinizi alabilir.

CEMRE:

Unbearably White

Nakaratıyla yükseltip “Baby I love you, but that’s not enough” diyerek bir anda bırakışıyla, şarkı bittikten sonra bile içinizden tekrarlamaya devam edeceğiniz outrosuyla isminin aksine oldukça renkli ve hareketli… Bence Unbearably White neredeyse çıplak bir vokal ve basit birkaç katmanla insanın kalbine en fazla ne kadar dokunulabileceğinin en güzel örneği olmuş.

Sympathy

Albümün orta yerinde, nereden geldiği belli olmayan bir şarkı Sympathy. Son hızla giderken aniden frene basmış gibi hissetmeniz çok olası bu şarkıyı dinlerken. Oturduğunuz yerde nefes nefese bile kalabilirsiniz, çok ciddiyim. Ayrıca yeni müzikal crushımız Steve Lacy’nin konuşmasıyla açılması da çok büyük bir artı.

EGE:

This Life

3 klasik albüm ve aradan geçen 6 yıldan sonra Ezra ve ekibinin her şeyi sorgulayan kafası karışık 20 somethinglerden, bazen hayatı akışına bırakmanın en doğrusu olduğunu kavramış fakat varoluşsal sıkıntılarını hâlâ aşamamış olgun bireylere dönüşümünü capcanlı bir şekilde önümüze seren bir şaheser bence bu albüm pek çok açıdan. Ki en başından beri grupla beraberseniz bu albüme ekstra bir değer biçmeniz çok olası, tıpkı benim gibi. Şimdiye dek yaptıkları en iyi şarkılardan biri olduğunu düşündüğüm This Life, albümün pek çok açıdan özeti: Dışarıdan rengarenk bir bahar havası taşıyor gibi gözükse de sözleri karanlık ve içe dönük, ciddiye alınmamak istiyormuş gibi bir hava çizmeye çalışsa da (bkz: gitarlar) epey ciddi, kafası rahatlıkla detaycılık arasında bir yerde. Albüm boyunca süren bu tezatlığın zirvesi This Life’ı muhteşem sözlerine dikkat etmeden dinlerseniz yılın en durmaksızın dans edilesi pop şarkılarından biri aslında.

Stranger

“Things have never been stranger, things are gonna stay strange.” Bazı şeyleri kabullenmenin verdiği huzursuz rahatlık bu. Hem şu sıralar yaşadıklarımızla hem de dünyanın genel haliyle çok iyi örtüşüyor bence. This Life’daki gitarlara benzer şekilde bu şarkıda da saksafon ve piyano sizi kandırmak için hazır bekliyor. Ayrıca albümde bir sürü şarkıda duyduğumuz Danielle Haim’ın sesiyle Ezra’nınkinin nasıl da yakıştığının bir başka kanıtı Stranger.