Kol saati kullanıyor musunuz?

Finaller, düşen konsantrasyon, hedefler, yeniden toparlamalar, deadlinelar, süreçler, sonuçlar, sıcak, okul/ofis sıkıntısı ve alabildiğine lineerlik.

Tüm bunların eşliğinde, birileri halen serbest düşünebiliyor.

TED etkinliklerinde daha önce okulların yaratıcılığı baltaladığından dem vuran Ken Robinson, dijital doğan nesil ve ”Cesur Yeni Dünya” kıvamının neye ihtiyacı olduğunu/nasıl hayaller kurduğunu sorguluyor.

Ken Robinson hitabeti genellikle analitik, sakin ve tutarlı. Yeni neslin ‘tek fonksiyon’a burun kıvırışını, 25 yaş altının kol saati kullanmamasıyla etiketliyor Robinson. Ne de olsa kol saati dediğiniz şey yalnızca zamanı gösteriyor ve başka herhangi bir fonksiyonu yok.

Günümüz eğitim sistemini fast-food alışkanlıkları gibi standardize edilmiş bulduğunu belirtiyor. Endüstriyel-lineer bir eğitim anlayışından ziyade, bireylerin kim olduklarını ve ruhlarını neyin beslediğini ‘tarım’a benzetilebilecek bir eğitim anlayışıyla halletmenin mümkün olduğunu söylüyor: Onlara gerekli platformu verin ve yeşermelerini bekleyin. Endüstri Devrimi sırasında yapılan lineer/döngüsel zaman tanımlarına, ”organik” kavramını bir alternatif olarak sunması da cabası.

İşin güzeli, bu hitabet esnasında salondaki ve konuşmacıdaki auranın soyut kavramlara binaen planlanan, dijital-post punk bir devrim galeyanından ziyade güne, günün gerektirdiklerine ve inovasyon aşkına dayanması.

İyi bir konuşmacının yapması gerektiği gibi kendisine verilen sürenin sonunda Ken Robinson, ruhumu burkmayı ve gözlerimi doldurmayı da başarıyor.

İçi boşaltılmış bireysellik fırtınalarından sıkıldıysanız, bu konuşma harikulade bir liman.

http://video.ted.com/assets/player/swf/EmbedPlayer.swf