TANIŞIN: ELIZABETH MOEN

Farklı müzik türlerini bir araya getirerek kendi sound’unu yakalayan müzisyenlere bazen hak ettikleri değeri veremiyoruz gibi hissediyorum. Avaz Avaz’ın instagram hesabında takipçilerimizden birisinin önerisi ile keşfettiğim Elizabeth Moen de bana son birkaç aydır bu hissi yaratan yegâne isim oldu. Ergenlik dönemlerinde kendi kendine gitar öğrenen ve Iowa’daki üniversite yıllarında tam zamanlı bir müzisyen olmak için tohumlarını atan Elizabeth Moen ile tanışın.

Elizabeth Moen, 2016 yılında kendi adını taşıyan ilk EP’si ile arka sahnede diğer müzisyenler ile yaptığı çalışmalara ek olarak artık kendi sesini duyurmaya başladı. Lake Street Dive, Ani DiFranco, Lucy Dacus, Hurray for the Riff Raff gibi isimler ile turneye çıkmasına rağmen kendinin hâla daha kendi çabası ile albümlerini yayımladığını hemen söyleyelim. Elizabeth Moen; caz, blues ve confessional indie müzik türlerinin bir karışımını bir araya getirerek kendine özel bir tarz yaratmış. Bu nedenle de albümlerini dinlediğinizde son birkaç senedir olduğu gibi gitarını kapıp mikrofona koşan müzisyenlerden biri ile karşı karşıya olmadığınızı anlıyorsunuz. Müziğindeki nostaljik enstrüman kullanımı ve derin vokalleri ile bana Amy Winehouse esintili 70’lerin country tınılarını da hatırlatmıyor değil.

Amerikalı müzisyenin ilhamlarına baktığınızda Alabama Shakes, Sharon Van Etten, Stevie Nicks ve Joni Mitchell gibi isimler öne çıkıyor. Özellikle akıl sağlığına yönelik şarkılar yazan terapi destekçisi biri olduğunu göz önünde bulundurduğunuzda kişisel detaylardan yola çıkarak şarkılarını yazan Sharon Van Etten’ın şarkı sözü yazarlığındaki etkisini net bir şekilde görebiliyorsunuz. Vokal anlamında ise Moen çok daha güçlü. Kendi kendine gitar öğrenip üniversitede şarkı yazmaya başlayan birinden ziyade Berkeley’de bu işi profesyonel bir şekilde öğrenmiş biri gibi şarkılarını söylüyor. Vokallere yönelik doğuştan bir yeteneği olduğu aşikâr. Bu da dinleme deneyimini sadece şarkının sözlerinden ve melodilerinden de öte bir performans deneyimine çekiyor.

Kendisi ile tanışmak için en iyi başlangıç noktası, en güncel ve olgun işi olan Wherever You Aren’t olur. Bu albüm boyunca yukarıda saymış olduğum isimlerin esintisinin olduğu şarkılar art arda sıralanıyor. Ancak Elizabeth Moen’in vokal başarısı ve bu esintileri başarılı bir şekilde harmanlaması sayesinde kopyala-yapıştır’dan ziyade özgün bir sound ortaya çıkmış. Müzisyenlerin kariyerlerinin başında ilhamlarını kopyalayarak kendilerine bir kolaj yaratmaları oldukça beklenen bir durum. İlhamın da bu şekilde geldiği biliniyor. Elizabeth Moen’in ise gelecek dönemde bu farklı parçalardan ona en uyanı bularak onun üzerine bir albüm inşa ederek tarafını seçmesi gerekecek gibi duruyor. Ancak o zamana kadar kendisi henüz keşfedilmemişken ön taraftan bir sıra kapabilirsiniz.