İNCELEME: AGENCY – EMPTY SUMMER HOUSES

Bir grubun ilk albümünün ne kadar büyük bir yük olduğunu anlamak güç değil. Gruplar kendilerini insanların kitlesel yargı alanına maruz bırakmadan önce olabildiğince tamamlanmış olmak isterler. Interpol, the Strokes veya Franz Ferdinand post-punk/revival gruplarının başarılı tarihinin de gösterdiği üzere müzisyenler ilk ortaya koydukları eserlerin kariyerlerini değiştirilemez şekilde belirleyeceğine inanırlar. Post-punk/revival grupları son yıllarda düşüşte ve onların yerini Of Montreal ve Arcade Fire gibi daha maksimalist veya elektronik müziğe sırtını dayayan the XX gibi gruplar aldı. Bu gruplar sonraları elektronik trende adapte olmaya çalıştılarsa da ya vasat ya da vasat altı kaldılar (Interpol’ün Interpol’ü, the Strokes’un Comedown Machine’ı, Editors’ün In This Light and On This Evening’i bu elektronik geçiş süreci albümlerine birkaç örnek.)

Bu gruplar ilk albümlerine kariyerlerinin kırılma noktaları olarak yaklaşırlar. Bu kısmen doğru ama sahneye yeni çıkan sanatçıların kendilerini değerlendirmeleri açısından hayli tehlikeli. Aşırı ve boğucu bir mükemmeliyetçilik grubun özgüvenini alıp üretken olmayan bir zihin durumuna dönüştürebilir. Agency her ne kadar nispeten revaçtan düşmüş bir trendi takip etse de, müziklerini elektronik aranjmanlara ve güçlü perküsyona yıkarak daha çağdaş indie akımlarına adapte etmeye çalışmış gibi görünüyor.

Agency başlarda tek kişiden ortaya çıkmış bir projeydi. Kendilerini özetlemek gerekirse kendilerinin varoluş nedeninin cover yapmaya karşı baş kaldırış olduğunu söyleyebiliriz. Sonraları grup parça parça bir araya geldiğinde kimsenin yazım sürecini kendi eline alıp grubu istediği yönde çekmediği, kelimenin tam anlamıyla kolektif bir proje haline geldi. Son hallerinde grup Numan Kılıç (Gitar/Vokal), Mert Akgül (Davullar/Elektronik Aranjmanlar), Karcan Ural (Bas) ve Batu Çetinkaya’dan (Klavyeler) oluşuyor.

Empty Summer Houses Agency’nin ilk tek bir mefhuma paketlenmiş ürünü. EP’yi yayınlamadan önce bir single yayınlayıp (“Strawberries in a Gunfight”) sıklıkla İstanbul’da belli başlı mekanlara çıkıyorlardı (Peyote, Bronx Pi). Ancak bu canlı performanslar stabil bir görüntü çizmiyordu–bazı konserler ortalama, kendini güçlü şekilde ortaya koyamayan bir performans gösterirken bazılarında ise sadece teknik sorunlardan kaynaklanmayan zayıf performanslar ortaya çıkıyordu. Karga’da verdikleri performans ise bütün performanslarının içinde istisnai bir yere sahipti.

EP bir sessizlik sekansıyla başlayıp kısa sürede reverb’e gömülmüş bir gitar ve uzun bir ambient akışına dönüşüyor. Bu aranjmanlarda dâhiyane bir şey olmasa da derin davul vuruşlarıyla alacakaranlık bir atmosferin altyapısı oluşuyor. Bu yapı EP’nin geri kalanı boyunca süregelecek bir ruh hali hazırlıyor. “Empty Summer Houses” benzer efektlere ve tempoya sahip bir gitar girizgâhı ile hemen sıraya ekleniyor. Vokaller ilk defa kulaklarımızla buluşuyor ama bu buluşma belli bir hayal kırıklığını da yanında getirmiyor değil. Vokaller parçaları bütünleşmiş, tekbiçimli, tam hissettiren ürünlere dönüştüremiyor. Vokaller baritondan basa yakınsamaya çabalayan, artık post-punk/revival gruplarının çoğu zaman başvurduğu bir aralıkta gidip geliyor (Çoğunun dogmatik referansı Ian Curtis elbette). Yer yer derin ve dolgun baslar parçaları olabildiğince uyumlu birimler haline getirmek için çabalıyor. “Mafia” dominant gitar-davul-bas üçlüsünün sürekliliğine güzel bir çeşni katıyor. Elektronik davul kurulumları karanlığa farklı bir filtreden göz atmanızı sağlıyor.

Empty Summer Houses’da kesinlikle azimli anlar var ancak bunlar hızlı bir şekilde tekrara yenik düşüyor. Bunun temel sebeplerinden biri enstrümanları kavrayıp onları potansiyellerinin uçlarına taşıyan güçlü, şahsına münhasır bir vokalin olmaması. Agency’nin sound’unun bir tür karanlık indie rock ile post-punk arasında olduğunu düşünürsek başarının sadece enstrümental yapının nefasetine değil, aynı zamanda büyük oranda vokalin özgünlüğüne de yaslandığını söyleyebiliriz. Parçalar bu etkili vokal kişiliği olduklarından daha zayıf düşmeye mahkûm kalıyor.

Agency’nin önemli özelliklerinden biri yoğun baslar ve yüksek tempo davullarla desteklenmiş mikrodaki kişilerarası anlatımı. Parçalardaki hikayeler kişisel deneyimler ve otobiyografik anekdotların yanında sofistike olmayan entelektüel ve otodidaktik anlatıları içeren olaylardan kavramsallaştırılıyor. Liriksel derinlik her daim stabil ve kendi başına ayakta duracak kadar güçlü olmasa da, parçaları bir araya getirme konusunda felakete de yol açmıyor.

EP’nin en önemli anları zayıf ve dağınık gitar doğaçlamalarının hemen ardından kulağa yerleşen ve hatırda kalan bir gitar segmentinin açtığı “It Was Heart-Breaking, Yet It Was Groundbreaking”le geliyor. Bas minimal şekilde otantik bir gitar hook’una eşlik ediyor ve ısrarla vurulan klavye tonları parçayı son haline taşıyor. Bu tutarlı, minimal ve tam anlamıyla olması gereken aralığa yerleşmiş bir parça. Empty Summer Houses’la daha iyi görülüyor ki, Mert Akgül’ün elektroniğe ve perküsyona olan yeteneği Agency’ye büyük katkılar sağlamış.

Empty Summer Houses’ın aksayan yönlerinden biri parçaların yer yer dayanılmaz derecede inorganik olması. Bu özellikle sürekli akseden gitarın parçayı ele geçirdiği anlarda görülüyor. Atmosfere katkı yapmayan veya akılda kalıcı olmayan bir gitar segmentinin parça boyunca devam etmesi EP’yi hayli zayıflatıyor. Misal, “Prolong the Pleasure” soğuk bir çizgiselliği aşıp özel bir ana dönüşmüyor. Bazı yoğun şekilde reverb’e gömülmüş gereksiz uzayan gitar segmentleri Agency’nin EP’yi doldurmak için çabaladığı hissini uyandırıyor. Bu bölümler bir bezginlik ve sıkkınlık hissi yaratıyor. Bunlar Empty Summer Houses’ın en bariz zayıflıkları.

Albüm kapağı kendi başına bahsetmeye değer çünkü hafif tozlu, kenarları parça parça yanmış ve yırtılmış bir fotoğraf derin nostaljik bir yalnızlığı çağrıştırıyor. Grubun adı ve EP’nin adı yumuşak şekilde kahverengi-turuncu renk paletinin üstüne eklenmiş. Kapak EP’nin atmosferine zihinaltı bir konumdan katkı sağlıyor. Anne Locquen’in kusursuz çekimi kaçışı olmayan hüzünlü bir anı işaretliyor.

Agency - Empty Summer Houses

Şu noktada rehavet Agency’nin en büyük düşmanı. Duraksayıp EP’nin gayet iyi olduğunu düşünerek aynı çizgide ilerlememeliler. Geliştirmeleri gereken tonlarca şey var. Geri dönüp çalışmaya ve revizyon sürecine başlamalılar. Şimdiden canlı performanslarında çaldıkları ortalama üstü birkaç parçaları var ve eminim bu parçaları da gelecekte kayda geçireceklerdir. Agency’nin elinden tutacak şey ise spesifik ve ilişkilendirilebilir anlatıları, güçlü bas ve davul sekansları. Önlerinde şu anda ancak başarısının hayalini kurabilecekleri uzun bir yol var. Nihayetinde bu fena bir başlangıç değil ve Agency “ilk albüm kabusu”nu kısmen yenmiş gibi görünüyor.