İNCELEME: BOHEMIAN RHAPSODY

Biliyorum, biliyorum. Bir müzik blog’unda film incelemesinin ne işi olduğunu bir sorguladınız. Ancak bu herhangi bir film değil, dünyanın gelmiş geçmiş en sıra dışı ve unutulmayan grubunu anlatan bir hikaye. “Müzik nereye dokunursa” diyerekten çarşamba akşamı filmin ön gösterimi için kendimizi Zorlu PSM‘e attık, 8 senelik bekleyişe bir son verdik.

8 senelik hazırlık sürecinde Bohemian Rhapsody filmi birçok talihsiz olay ile karşılaştı. Hakkındaki cinsel istismar iddialarına rağmen Bryan Singer yönetmen koltuğuna oturdu, filmin tamamlanmasına yakın çeşitli anlaşmazlıklar nedeniyle kovuldu ve filmin bitişine yakın yerini Dexter Fletcher’a bıraktı. Mr. Robot’tan tanıdığımız Rami Malek’in başrol için seçilme sürecinin sancıları basında ayrı bir konuşuldu. Gitarist Brian May ve davulcu Roger Taylor’ın prodüktör koltuğunda oturma çabaları ve filmi Freddie Mercury odaklı bir hikayeden Queen’in yaşadıklarına odaklamaya çalışmaları da yine bir o kadar ses getirdi. Filmi izledikten sonra May ve Taylor’a hak vermeniz çok olası. Bohemian Rhapsody her yönüyle Queen’in hikayesini Freddie Mercury üzerinden anlatan bir hikaye sunuyor. Mercury hikayenin odak noktası olmasaydı grubun başarısına bir bakış atabilir miydik, emin değilim. Mercury karakteri hikayenin merkezinde olmasına rağmen fazlasıyla yüzeysel çizilmiş. Size daha önce Freddie Mercury hakkında bilmediğiniz herhangi bir iç görü vadetmiyor.

Mercury’nin yüzeysel işlenen karakterinin yanı sıra olay örgüsünün de bir o kadar boşluklarla dolu olduğunu belirtmek lazım. Fragmanın yayınladığı dönemde Freddie Mercury’nin gay kişiliğinin hayatındaki öneminin göz ardı edildiği üzerine ağır eleştiriler olmuştu. Filmde Mercury’nin özel hayatını ve AIDS ile olan mücadelesini göreceksiniz. Ancak internette her yerde okuyabileceğiniz detaylardan ötesine geçmeniz pek mümkün değil. Mesela, menajeri ve erkek arkadaşı Paul Prenter’ın hayatını ve kariyerini nasıl mahvettiğini göreceksiniz. Freddie Mercury tamamen iradeden ve gerçekleri görmekten uzak bir kişilik olduğu için mi Prenter’ın tuzağına düştü? Filme göre evet. Gerçek hayatın ise bu kadar basit işlediğinden çok emin değilim. Benzer bir şekilde Queen üyeleri hepsi tamamen doğal bir yetenek ile her türlü sıra dışı melodiyi bir saniyede bulan dahiler miydi? Filmde evet. Gerçek hayatta ise üyelerin şu anda ezbere söylediğimiz şarkıları ortaya çıkarmak için saatler harcadıklarına dair birçok alıntı var. Kısacası, filmin hayal dünyasında kendinizi iyi hissetmek için gerekli olan tüm ayrıntılardan oluşan bir hikaye sunduğunu söyleyebilirim. Hikaye örgüsünün gerçekliğini sağlayabilecek diğer tüm parçalar ise kesilip bir kenara atılıyor.

Bütün bunlar bir kenara, Queen’in en iyi parçalarından oluşan ve gerçekten grubun kariyerinin mihenk taşı olan kayıtlardan oluşan bir soundtrack ile karşı karşıyayız. Filmin en güzel yönü tabii ki müzikleri ve aynı zamanda bu müziklerin filmde doğru zamanda, hikaye ile örtüşen noktalarda kendilerini göstermesi. Bohemian Rhapsody‘nin ortaya çıkması ve plak şirketi tarafından tehdit edilmeleri, Mercury’nin Mary Austin için yazdığı Love of My Life tam da o anlara filmde en çok ihtiyaç duyduğunuz anda ortaya çıkıyorlar. Filmin kapanışı ise Queen’in efsanevi 1985 tarihli Live Aid performansı oluyor. Grubun performansının tıpa tıp aynısını filmin oyuncuları ile yeniden yaşıyorsunuz. 20 dakika boyunca gerçekten Queen’in bu performansını o dönemde izlediğinizi düşünün. Harika bir deneyim! Bu şekilde hissetmemim bir sebebi de tabii ki Zorlu PSM gibi güçlü akustiğe sahip bir alanda bu filmi izlemem. Bu nedenle de tavsiyem müziğin gücünü düşününce IMAX’ten yana olur.

Bohemian Rhapsody, bu senenin en büyük müzik filmi olmaya aday. Her ne kadar hikayede zayıf kaldığı yerler olsa da esprili anları, nostaljik yanı ve tabii ki harika müzikleri ile gidilmesi gereken filmlerden biri oluyor. Güçlü hikaye arayanlar farklı bir kategoride olsa da A Star is Born’da teselli bulabilir. Ancak özellikle kapanıştaki Live Aid performansını da göz önüne aldığınızda sinemada büyük bir müzik şöleni yaşamayı tercih edenlerden iseniz sinemanın yolunu tutabilirsiniz.