MÜZİK SEKTÖRÜNDE Z KUŞAĞININ YÜKSELİŞİ

Önüm arkam sağım solum Z kuşağını eleştirenler ile dolu. Özellikle benim gibi Y kuşağını son demlerinde yakalamışsanız genelde en ufak bir mod değişiminizde Z kuşağı damgası yersiniz. Yaşlıların klasik “Yeni nesil işte” sözü sizi olduğunuzdan daha genç yaşta bulur. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki Z kuşağı bizden daha farklı şeyleri önemsiyor, daha farklı tüketiyor, daha farklı şeyler arıyor. Peki, bu kuşağın müzik sektörü üzerindeki etkisi hakkında neler söyleyebiliriz?

Spotify da durumu fark etmiş ki geçtiğimiz sene bu kuşağın dinleyicilerinin tercihlerini analiz ettikleri bir çalışmaya imza atmış. Öncelikle güzel haberi verelim. Z kuşağı da stres ve anksiyete ile mücadele etmede müziğin gücünden yararlanıyor. Bizim gibi daha duygusal ve kişisel olanın peşinde. Farklılıklarımız ise medya tüketim alışkanlıklarında başlıyor. Z kuşağı, önceki kuşaklara göre farklı kültürlere karşı daha ilgili. Daha fazla podcast dinliyor ve böylece politik konularda daha fazla bilgi sahibi olmaya çalışıyor. Bunlara ek olarak, yine aynı araştırmada bu kuşağın daha fazla “kendin yap” (DIY) kültürüne önem verdiği ve girişimci olmaya daha yatkın oldukları ortaya konulmuş.

Müzik sektörünün gidişatına baktığınızda ise Z kuşağının hayatımıza getirdiği yeni alışkanlıkların izini hemen fark ediyorsunuz. DIY kültürü, son birkaç sene dinlediklerimizi büyük oranda etkiledi. Billie Eilish ile pop müzik, “bedroom pop” kültürünü popüler müzik ile tanıştırdı. Böylece sanatçıların kendi duygularını ve yaratıcı becerilerini prodüktörlerin ticari kaygılarını bir kenara bırakarak ifade etmeleri kolaylaştı. Önceleri ağırlıklı olarak indie müzikte karşılaştığımız bu durum, artık popüler müzikte de yaygınlaşmaya başladı.

Z kuşağının genel tüketim alışkanlıkları da müzik sektöründeki devlerin hamlelerini şekillendiriyor. Spotify gibi streaming hizmetlerinin daha da büyüyeceğini söylememize gerek yok herhalde. Z kuşağı sahiplikten ziyade geçici olarak bir şeyleri deneyimlemeye daha yatkın. Bu nedenle albüm sahipliğinin daha da azalması şaşırtıcı olmaz. Her ne sahiplik azalsa da müzik bilgisinin artması ve yeni isimlerin keşfi de bir o kadar olası hâle geliyor. Z kuşağının farklı kültürlerden ve gruplardan insanlar ile daha etkileşim hâlinde olması nedeniyle müzik keşiflerinde tavsiyeler daha önemli hâle geliyor. Aynı zamanda albüm dinlemekten ziyade çalma listesini tercih etmeleri de yine daha karışık ve kolay tüketilebilir olana yönelmeleri ile paralellik gösteriyor.

Peki, bu durum müziğin geleceği ile ilgili neler söylüyor? Öncelikle kişisel görüşüm, şu anda içinde bulunduğumuz dönemin çoktan bu kuşak ile şekillendiği yönünde. Ancak bu geçiş döneminin Z kuşağının da Y kuşağı ile oldukça benzer olması nedeniyle yumuşak olduğunu düşünüyorum. Z kuşağı da bizim gibi hüzünlü şarkılar dinlemeyi seviyor (hatta bir araştırmaya göre daha fazla seviyormuş), belirli konulara duyarlı ve küreselleşme ile içinden geçtiğimiz hızlı tüketim döneminin bir kurbanı. Ancak unutmamak gerek ki Clairo, Olivia Rodrigo ya da Billie Eilish gibi isimleri, onlar ile empati kurabildiğimiz için dinliyoruz. Sormamız gereken esas soru şu: Bir sonraki kuşakta bizi neler bekliyor?