RÖPORTAJ: GRAILS
Bu sene birlikte 19. senesini dolduran, janra tanımlarını sığdırılamayan grup Grails dün akşam Zorlu PSM Caz Festivali kapsamında sahnedeydi, bu akşam da arkaoda‘da DJ kabininde olacaklar. En son geçtiğimiz sene şubat ayında İstanbul’da izlediğimiz grubun gitaristi Alex Hall ile, bu ziyaretlerinde uzun bir aradan sonra yayınladıkları son albümleri Chalice Hymnal hakkında konuşma fırsatı bulduk. Buyurun:
Merhaba! Nasılsınız? Turne nasıl gidiyor?
Merhaba! Turne bu perşembe Atina’da başladı, size de oradan cevap veriyorum, son provalarımızı yapıyoruz.
Bütün grup üyelerinin farklı grupları ve solo kariyerleri de var, bu durumda Grails için zaman yaratmayı nasıl başarıyorsunuz? Diğer projeleriniz Grails’ı, pozitif ya da negatif yönde, nasıl etkiliyor?
Tabii, bazen çakışan programlardan ötürü zorlayıcı olabiliyor. Ama hepimizin başka yan projelerinin olması Grails’ın bizim için “geçim kaynağı” olması baskısını üzerimizden kaldırıyor. Bunu sadece sevdiğimiz için yapıyoruz.
Chalice Hymnal’ın yaratılma süreci nasıldı, planladığınız gibi oldu mu? Geri dönüşler nasıldı?
Başlarken ortaya nasıl bir şey çıkacağına dair hiçbir fikrimiz yoktu, ama evet, sonuç bizi oldukça mutlu etti. Bence bir grup ne kadar uzun süredir birlikte müzik yapıyorsa kendilerine özgü yanları daha çok öne çıkıp ileriye taşınmaya devam ediyor ve diğer geçici etkilenmeler tükenip fark edilmez hale geliyor.
Chalice Hymnal yayınlanmadan önceki ara grubun tarihi boyunca verilmiş en uzun araydı, bunun sebebi neydi? Albümü dinledikten sonra belki de yeni bir şeyler keşfetmeye zaman ayırdığınız içindi diye düşündüm, bu doğru mu?
Evet, kesinlikle! Müzik hakkında araştırma yapmak, gittiğimiz her yerde plak arayışına çıkmak, bir sonraki müzik trendi hakkında düşünmek her zaman yaptığımız bir şey aslında. Sanırım bu bizim dünyaya tutunma biçimimiz.
Uzun diğer sebepleri de biraz hayatımızın akışından ötürüydü. Emil ve ben yeni bir grup kurduk (Lilacs & Champagne) ve 4 yeni kayıt yayınladık. Zak yeni bir grup kurdu (Watter) ve çocukları oldu. Ben Avrupa’ya taşındım ve Emil de artık New York’ta yaşıyor… Hepimiz çok meşguldük bu süreçte.
Daha önce İstanbul’a geldiniz, nasıl bir deneyimdi?
Bizim için çok özel bir yer, İstanbul gibi sevdiğimiz yerlerde çalma fırsatı bulabiliyor olmak turneye çıkmaya devam etmemizin sebebi diyebilirim.
Türkiye’den dinlediğiniz isimler var mı? Genel olarak neler dinliyorsunuz son zamanlarda?
Tabii, kesinlikle. Anadolu Rock sahnesinin büyük hayranlarındanız, bütün büyük isimleri dinliyoruz. Ama yine de her İstanbul’a gelişimizde yeni bir favori ediniyoruz. Geçen sene Zafer Dilek isimli bir sanatçının kayıtlarından çok etkilenmiştim. Bu sefer ne keşfedeceğimizi gerçekten merak ediyorum!
Konserden sonra bir de DJ seti programınız var, orada neler dinliyor olacağız?
Sanırım sırayla son zamanlarda neler dinlemekten hoşlanıyorsak onu çalıyor olacağız, yani muhtemelen 80’lerin, bol synthli albümlerinden ve soundtracklerinden parçalar dinliyor olacaksınız. Kesinlikle dans etmek isteyeceğiniz parçalar olacağı konusunda söz veremiyorum ama ilginç olacağını garanti edebilirim.
Dinleyicilerinize söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Çok teşekkürler! Konser için sabırsızlanıyoruz. Albüm standında görüşmek üzere!