SAYGI DURUŞU: METALLICA – THE BLACK ALBUM

Geçtiğimiz haftalarda 1991 yılının bereketinden bahsetmiştik. O yılın bereketinin sebeplerinden biri de Metallica’nın grup ile aynı adı taşıyan – nam-ı diğer- “Siyah”albümü. Efsane grup, albümlerinin 30. senesi şerefine müzik dünyasının her tarzından farklı isimlerin yer aldığı çalma listesi tadında bir albüm yayımladı.

80’lerin sonunda dördüncü albümü için turnede olan Metallica, kariyerlerinde monotonluk yaşamanın derin acısını hissetmeye başlamış. Böylece bu dönemlerde beşinci albümleri ile daha farklı bir yöne gitmeye karar vermişler. Konfor alanlarından çıkmak için Mötley Crüe prodüktörü Bob Rock ile anlaşırlar hatta. Süreç biraz sancılı olur, grup üyeleri birbirlerine girer. İplerin gerildiği The Black Album ise bu sürecin sonunda grubun klasik sert tınılarından daha eşlik edilebilir, ancak bir o kadar da kendi sınırlarını koruyan yeni bir sound’u benimser. Metallica dünyanın önde gelen grupları arasında yerini alır ve birçok nesli etkileyen zamansız bir albüm bu dünyaya bayrağı diker.

Metallica; albümün zamansız, türsüz ve yaşsız bir ilham kaynağı olmasını kanıtlamak istercesine 30. yaş şerefine 53 şarkılık bir cover albümü yayımladı. The Metallica Blacklist; Alessia Cara, Mac DeMarco, St. Vincent, Moses Sumney, Miley Cyrus gibi isimleri bir arada dinleyebileceğiniz yegane bir fırsat. Bu süreçte Metallica, albüme katkı sağlamak isteyen sanatçıların istediği şarkıları, istediği şekilde cover’lamasına %100 özgürlük sağlamış. Kendileri için de deneysel ilerleyen bu süreci egodan uzak, gururlu ve özgüvenli bulmakla beraber son ürün konusunda emin değilim.

53 şarkılık bu yolculukta şarkıların cover’lanması oranında ciddi bir dengesizlik oluşmuş. (Tabii ki herkes single kayıtlara yönelmiş – zavallı The Struggle Within) Farklı türlerden sanatçıların aynı eseri ele alış, türsüzlüğün olmayan sınırlarında özgürce dolaşması ile ortaya koydukları cover şarkılar, biz müzikseverler için tam bir deneyimsel ve merak dolu bir süreç. Öte yandan 6 farklı versiyonda üst üste Enter Sandman dinlemek ve bunların yarısının gerçekten başarız versiyonlar olması ise akıllarda soru işareti bırakıyor.

Metallica’nın albümün 30. senesini kutlamak için yayımladığı Blacklist albümü, sadece dünyada varoluşu ile albüme bir minnet simgesi görevi görüyor. Grubun herhangi bir şekilde bu albümden başarı elde etme, albümün başarısını yeniden kanıtlama ve hatta bu albümün herhangi bir şekilde başarılı olmasına dair bir beklentisi olmadığı aşina. Öte yandan efsane şarkılara yönelik sağlanan farklı bakış açılarından bazıları gerçekten zorlu bir dinleme deneyimi sunuyor. Kalabalık bir partide garip davranışlar sergileyen arkadaşınız için içten içe “NEDEN?” diye sordunuz mu hiç? Biz, Royal Blood’un Sad but True versiyonu için dedik.

The Metallica Blacklist, Spotify’ın shuffle özelliği ile karışık olarak dinlenecek ya da (daha da iyisi) çalma listelerine cover olarak dahil edebileceğiniz şarkı versiyonları ile dolu. St. Vincent’ın Sad But True ve Phoebe Bridgers’ın Nothing Else Mattersversiyonları haricinde özellikle kaçırılmayacak bir deneyim vadetmiyor. Yine de albümün şarkılarını tükettiğinizi düşündüğünüzde kendinize yeniden başlamak için bir şans karşınızda.