İNCELEME: ARCADE FIRE – WE
Son 20 yılda, hayali bir bağımsız film soundtrack’i Funeral’la başladıkları yolculuklarına Grammy ödüllü prestijli sanatçılar, stadyum dolduran büyük grup, bir salon dolusu insanı aynı anda hareket ettiren dans pisti canavarları, David Bowie’nin favori grubu ve sevgili dostları gibi pek çok sıfatı isimlerinin önüne ekleyen Arcade Fire, yoluna yeni albümleri WE ile devam ediyor. Belli bir yönüyle bir pandemi albümü de olan WE, grubun şimdiye kadar iyi yaptığı her şeyi parça parça toparlamaya çalışıyor, belki de biraz fazla çalışıyor.
Will Butler’ın Mart ayında gruptan ayrılığını duyurmasının ardından çıkan albümün temelleri, pandemi süreci boyunca, grubun iki yaratıcı beyni Win Butler ve Régine Chassagne’nin New Orleans’taki evlerinde piyano ve gitarla atılıyor. Grup, hemen her şarkının iskeleti hazır bir şekilde kayda giriyor. Stüdyoda ise Win ve Régine’le birlikte prodüktör koltuğunda oturan Nigel Godrich (bkz. Radiohead, Red Hot Chilli Peppers, R.E.M., Travis, The Divine Comedy) ve grubun geri kalanı maharetlerini sergiliyorlar. Bu süreç boyunca yeni pek çok şey ürettikleri gibi eski bestelerin üzerinde de çalışıyorlar ki bu şarkılardan bazıları albüme de giriyor. Bu nedenle şarkılarda, yazıldıkları dönemin izlerini görmek pek de sürpriz değil. Örneğin; The Lightning’in belli bölümleri ilk albüm Funeral döneminde yazılmış. Nitekim albümde Funeralsound’una en yakın duyulan şarkı da yine kendisi. Benzer şekilde End of the Empire da ikilinin üniversite yıllarında ortaya çıkmış. Bir aile olarak 20 senedir beraber büyüyen ve yaşlanan (daha kibar duyulsun diye yaş almak mı diyorduk?) grubun kariyerleri boyunca takip edebildiğimiz bu hikayesini, albümde böyle kısa bir özet, bir zaman tüneli olarak görmek mümkün. Ya da NME’ye verdikleri röportajda kendileri ifade ettikleri gibi, şimdiye kadar yaptıkları işler arasındaki noktaları birleştiriyor.
Albümün öne çıkan parçaları, albüm öncesi single olarak da yayınlanan The Lightning I, Age of Anxiety I, Régine Chassagne’in vokaline Peter Gabriel’in eşlik ettiği Unconditional II (Race and Religion) ve Win Butler’ın kendi ürkek çocukluğunu düşünerek 9 yaşındaki oğluna yazdığı Unconditional I (Lookout Kid). Şarkının duygusal olarak ne kadar yoğun hissettirdiğini, geçtiğimiz aylarda Coachella sahnesinde çalmaya başladıkları anda, Win Butler’ın göz yaşlarına hakim olamayıp da şarkıya baştan girdiği o anı izleyerek anlamak mümkün. “Her şey iyiye gitmeden önce bir müddet sarpa sarar ama eninde sonunda iyiye gider.” diye telkin ettiği başta kendi oğlu olmak üzere, 4 dakika boyunca şarkıyı söylediği o kalabalık, dinleyen herkes ve kendi çocukluğu oluyor o anda.
Bir önceki albümleri Everything Now ile müzik yazarlarının acımasız eleştirilerinin, hiç olmadıkları kadar hedefi haline gelen grup için WE bir iade-i itibar albümüne dönüşüyor. Albüm, Arcade Fire’ın senelerdir iyi yaptığı şeyleri bir araya getiriyor. Wake Up gibi, hisli bir gençliğe hitabe dinlemek isteyenler için Unconditional I (Lookout Kid), grubun ilk dönemleriyle hasret gidermek isteyenler için The Lightning, modern zamanlara, geleceğe ve kaygıya bir de Arcade Fire perspektifinden bakmak isteyenler için Age of Anxiety… End of the Empire IV (Saggitarius A*) gibi kafası karışık ve vaadinin altını dolduramayan şarkılar da olsa genel olarak iyi ve tekrar tekrar dinlemek isteyeceğimiz şarkıların ağırlıkta olduğu bir albüm. Ancak, belki de bir önceki albümde dili yandığından, klasik bir iş çıkarmak, aynı anda da güncel kalmak için bir fazla çabaladığını da zaman zaman hissettiriyor.