İNCELEME: FATHER JOHN MISTY – CHLOË AND THE NEXT 20th CENTURY

Eski Fleet Foxes üyesi; falsettoların, söz oyunlarının, film-vari aşk şarkılarının ustası; Tanrının en gözde müşterisi Father John Misty’in yeni albümü Chloë and the Next 20th Century, biraz önce saydığımız tüm sıfatların altından bir kez daha ustalıkla kalkıyor. Uzun zamanlı işbirlikçisi Jonathan Wilson’la birlikte prodüktör koltuğunda da oturan Josh Tillman, albüme adını veren Chloë’yle beraber (artık o her kimse) dinleyenlerini 11 şarkılık bir yolculuğa çıkarıyor. 

Albüm filmi açan bir prolog gibi, Chloë’nin hayatından bir kesitle, onu takdim ederek açılıyor. Bu sinematik kurgu albümün devamına da sirayet ediyor. Dönem işi bir Hollywood filmi için yazıldığını öğrensek şaşırmayacağımız albüm, yedinci sanatın nimetlerinden ilk şarkıdan sonuncuya kadar yararlanıyor. Chloë’ye dönecek olursak, bu 11 şarkı boyunca kimi zaman eski erkek arkadaşının talihsiz serüvenlerinde kimi zamansa sadece varlığı sezilen bir hayalet olarak albümün en orta yerinde duruyor.

Kurduğu dünya, anlattığı hikaye ne zaman gerçek ne zaman Tillman’ın keskin zekası ve alaycılığının kurbanı oluyoruz kestirmek güç, ki bu da Tillman’ın söz yazarlığının en güçlü yönlerinden biri. Biten bir ilişkiyi merhum Ankara kedisi Mr. Blue üzerinden anlatırken, “Keşke biraz daha erken ölseydi.” temennisine hak verip vermemek konusunda dinleyicisini bıraktığı ikilem sadece bir örnek. Gerçekle kinaye arasındaki o sınırı her seferinde bilerek daha da bulanık bir hale getiriyor.

Albüm boyunca daha önce de iyi yaptığı şeyleri yapmaya devam ederken yeni bir şey de deniyor. Şarkı listesini şöyle bir tararken de göze çarpacak Olvidado (Otro Momento), Tillman’ın bir bossa nova denemesi, hem de İspanyolca sözlerle. İlk elin günahı ya da acemi şansı artık ne derseniz, bu denemeden gayet de iyi bir sonuç alıyor, hatta albümün belki de en iyilerinden biri. Şarkıda kelimelerin kimi zaman kendisini yüz üstü bıraktığını söylese de ne bu şarkı ne de albüm için sözlerine katılmak pek mümkün değil.

Albüm ilerledikçe Chloë de karşımıza tekrar tekrar çıkıyor. Belki farklı suretlerde belki de aynı kişinin farklı hikayeleriyle… Albümün sonuna doğru Funny Girl’de talk show’lara katılan, kısa boylu, tanışıp da büyüyü bozmaktan korkulan bir ünlü, Tillman’ın celebrity crush’ı oluyor mesela.

Albüm, bir dönem filmi soundtrack’i hatta filmin bizatihi kendisi gibi bir hava yaratıyor. Trompet, piyano, keman ağırlıklı orkestral altyapısı da bu havaya oldukça yardımcı oluyor. Bununla beraber basit bir dönem işinden ziyade zamansız olma iddiasını da kaldırabilecek bir albüm. Hiç değilse, farklı hikayelerini anlattığı aşkla olduğu kadar zamanla da bir derdi var. Nitekim albümün kapanışını da bu iki dertle yapıyor. Aşk şarkılarıyla geleceği takas etmeyi teklif ediyor The Next 20th Century’de, kendi tercihinin aşk şarkılarından yana olduğunu da belirterek. Tercihlerini benzer yönde kullanacaklar için Chloë, Mr. Tillman ve albümü sizleri bekliyor.