MERCURY PRIZE 2018: EVERYTHING EVERYTHING
Avaz ahalisi olarak yaptığımız geleneksel haftalık toplantıların en sonuncusunda konularımızdan biri de Mercury Prize adaylıkları oldu. Her sene adaylarla ilgili görüşlerimizi, kazanan tahminlerimizi yaptığımız bir yazı dizisi konuşup duruyorduk. Bu sene tembelliğimizi bir yana atarak bu yazı dizisini (gerçekten!) hayata geçirmeye karar verdik. 20 Eylül Perşembe gecesi sahibini bulacak ödül için yarışan 12 albüm var bildiğiniz üzere. Önümüzdeki 1 ay boyunca bu aday albümlerin kazanma şansını irdeleyeceğiz. Bize katılmak isteyenleri serimize bekliyoruz.
Serimizdeki ilk albüm geçtiğimiz sezonda Salon IKSV’de ağırladığımız dördüncü uzunçalarları A Fever Dream ile geçen senenin en sevdiğimiz işlerinden birini ortaya koyan Everything Everything oluyor.
Neden Aday Oldu?: Line of Best Fit’te Büyük Britanya’nın en “hakkettiği ilgiyi göremeyen grubu” olarak ilan edilseler de Everything Everything mainstream müziği en havalı ve özgün bir biçimde icra edebilme kabiliyetleri sayesinde diğer İngiliz gruplardan öne çıkmayı başarabiliyor. Grubun kendine has bir hayran kitlesine sahip olması bir yana sayımız her geçen gün daha da artıyor. Everything Everything, Man Alive albümleri ile 2011’de de bu ödüle aday gösterilmişti. Ancak o sene PJ Harvey’in Let England Shake albümüne kaybetmişlerdi. Dünya üzerinde o sene yayımlanan her albüm Harvey’in efsane uzunçalarına yenilirdi zaten, beklediğimiz bir sonuçtu bu. Bu sene ise James Ford prodüktörlüğündeki A Fever Dream ile sahadalar. Önceki albümlere göre daha olgun, politik ve yaratıcı bir tını benimsediler bu albümle. Büyük Britanya’nın yükselen isimlerinden olduklarını ve bu albümle “ustalar” ligine bir geçiş yaşadıklarını düşünüyorum. Everything Everything, kariyerlerinin en tepesinde ve İngiliz dinleyicinin şu anki politik dünyada duymak isteyebileceği her şey.
Albüm Hakkında Ne Düşünüyoruz?: A Fever Dream kötümser, politik ve dünyadaki her türlü kirlilikle yüzleşebileceğiniz en temiz formda. Trump, Brexit, terör ve bunların beraberinde getirdiği her türlü anksiyete grup tarafından en yalın biçimde işleniyor. Albümdeki kayıtlar hayal dünyasından çıkıp gerçek dünya ile yüzleşebildiğiniz pop şarkıları türünün en dürüst örnekleri. Arada duraklayarak dans edebileceğiniz ancak hiç durmadan ağlayabileceğiniz bir uzunçalar olduğunu söyleyebilirim. Ivory Tower ve Run The Numbers kayıtlarındaki gitar kısımları ile art-pop gitarı yeniden doğuruyor.
Kazanma Şansı Nasıl?: Çok yüksek. Büyük Britanya hiç olmadığı kadar zor dönemlerden geçerken ödülün İngiliz halkının bu dönemde kendini en iyi ifade edebileceği albüme gitmesi neredeyse kaçınılmaz. Mercury Ödülleri birkaç senede bir büyük bir sürpriz ile beklemediğimiz bir ismi onurlandırabiliyor. Ancak bu sene yeni bir isme bu ödülü verme sürprizi yapmadıkları durumda indie camiasından bir ismin zafer kazanacağına inanıyorum. Aklımda 3 olası isim var. Bunlardan biri de A Fever Dream ile Everything Everything.
Comments
Trackbacks & Pingbacks
[…] Everything Everything ile başlayan, Florence + The Machine ile devam eden serimizin bugünkü davetlisi geçtiğimiz ay Gezgin Salon kapsamında bu topraklara da uğrayan ve uzun zamandır izlediğim en iyi performanslardan birini gerçekleştiren Wolf Alice oluyor. Kendileri Visions of a Life ile bu sene ödüle aday, benim kendi şahsi fikrime göre de ödülü kucaklamaya hiç olmadığı kadar yakın. Üstelik aynı zamanda hiç olmadığı kadar da heyecanlılar. […]
[…] ilk yazısında Everything Everything‘in süper politik ve ateşli albümü A Fever Dream‘i konuk etmiştik. Yeni yazımızda ise Büyük Britanya topraklarının en kuvvetli […]