MÜZİKTE VAROLUŞUN HİKAYESİ: KADINLAR

California Üniversitesi ve Annenberg Inclusion İnsiyatifi 2018 yılında bir araştırmaya imza atmış: Hollywood müzik sektöründe kadınlar. Raporun sonuçları şöyle olmuş:

2017 yılında, sanatçıların yüzde 83.2’si erkek, yüzde 16.8’i kadın,

2,767 şarkı yazarından, yüzde 87.7’si erkek, yüzde 12.3’ü kadın,

651 yapımcıdan yüzde 98’i erkek, yüzde 2’si kadın,

2013-2018 yılları arasında Grammy Müzik Ödüllerine aday gösterilen 899 kişiden yüzde 90.7’si erkek, yüzde 9.3’ü kadın olmuş.

Araştırmanın sonuçlarının Hollywood’a özel olmadığını bilmek güç değil.

Size toplumumuzun ufak bir temsili niteliğinde olan Ekşi Sözlük’ten birkaç örnek sunmak isterim:

Kadın bateristler:

“Güzel çalanlara saygım var. Ama her işte olduğu gibi bunda da iş teşhire kadar gidiyor. Sanatın her türlüsünü sevsek de davul bunu kaldırmıyor sevgili kadınlar, kadınlarımız. Yapmayın etmeyin.”

“Sallanan memeler, gereksiz bir çirkin baldır kası, erkek gibi bacaklar, uzak durmalı bence bunlardan, uzaktan güzel görünürler ama kodumu da oturturlar falan aman.”

Kadın Müzisyen Dinlemeyen İnsan:

“Yakın zamana kadar benim de dahil olduğum insan topluluğu. Ani bir uyanış gibi üstüme çöken bir farkındalıkla acabasını sorguladığım durum. Belki de dinlediğim müziklerde denk gelmediğim içindir derken (bkz: john frusciante) ve (bkz: josh klinghoffer) hastası olduğum için warpaint grubunu keşfettim. Dört üyesi de kadın ve tabiri caizse dişi Radiohead diyebileceğim bir oluşum. Gerçi hala başka kadın müzisyen dinlemiyorum ama duvarı kırdık diyelim :/”

Kadın Gitarist Olmaması:

“Kadın gitarist vardır fakat çok büyük bir bölümü standart ya da standardın altı bir erkek gitarist kadar çalabilir. Bu yüzden memelerini açarak ya da fiziklerini ön plana çıkartarak isim yapmaya çalışırlar. Şu ana kadar teşhircilik yapmayan tek bir kadın gitarist beni etkilemeyi başarabilmiştir.”

Bu girizgâh ile konumuza devam etmek istiyorum.

Kadın müzisyenler nerede? Neden sahnelerde hep erkek müzisyenler var? Hiç fark ettiniz mi?

Kendi kişisel kanaatim hep şöyle oldu (tabii bunlar ben de enstrüman çalmayı öğrenmek isterken fark ettiklerim);

  1. Sahnede olmanın kadınlar için utanılacak bir davranış olduğuna inanılması
  2. 10 bin saatini verdiğinde ancak enstrüman çalmayı gerçekten öğreniyor bir insan. Görünmez emek dediğimiz ev işleri ve bakım yükümlülüğünün kadınların esas işi olarak kabul edilmesi sebebiyle kadınların çok azının bu zamana erişebilmesi (Örneğin; tam odaklanmış çalışıyorsunuz, anneniz veya babanız; “Kızım gel şu yemeğe bak veya evi temizle!” diyebiliyor. Fakat kimse oğlundan, o da odaklanmış enstrüman çalarken, aynı talepte bulunamıyor)
  3. Yapımcıların genel eğiliminin kadın müzisyenin yeteneğine değil sahnede nasıl durduğu dolayısıyla güzelliği ile ilgilenmesi
  4. Eğlence sektörünün tacize açık olması, bunun da motivasyonu pek tabii epeyce düşürmesi
  5. Ve benim de geçmişte tecrübe ettiğim müzik öğretmenlerinin (onlar da genellikle erkek oluyor) tacizi ile enstrüman çalma isteğinden vazgeçilmesi

Yazımın sonunu Müslüman ülkelerde, müzik hayatının çoğunu mücadele ile geçirmiş kadınlardan örnekler ile bitirmek istiyorum:

Türkiye’den çok Fransa’da sevilmiş, Türkiye’nin ilk kadın punk grubu: Spinners

Endonezyalı Müslüman genç kızlardan oluşan heavy metal grubu: Voice of Baceprot

Son olarak bugünlerde gözaltında olan ve mahkemede yargılanan Filistinli Tekno Kraliçesi/Techno Queen Sama’ Abdulhadi. Söz konusu olay için buraya bakabilirsiniz.

Ayrıca baterist kadınlara güzel bir haber: başvuruları 27 Mart 2021 tarihine sona eren  HLAG: Hit Like A Girl Kadın Bateristler yarışmasına başvurular için buraya tıklayabilirsiniz.