RADIO PARADISE: TANIDIK OLANI YENİDEN KEŞFEDERKEN

Geçtiğimiz haftalarda yazarlarımızdan İrem, Headliner köşemizde Spotify algoritmasının yeni müzik keşfimiz üzerindeki etkisini masaya yatırmıştı. Ben de bir süredir Spotify Discover Weekly listemin tatsızlığı üzerine kafa yorduğumu ve müzik bloglarında da aynı isimleri görmekten sıkıldığımı düşünüyordum. Tam o dönemde bir toplantı dönüşü tatlış müdürümün önerisi ile yeni bir radyo ile tanışmış oldum. Müzik konusunda katı olduğum için genelde önerileri kulak arkası ederim. Bu defa kalbimin sesini dinledim. Radio Paradise’a hoş geldiniz!

Bu bağımsız ve tamamen kullanıcı desteği ile hayatta kalan cennet radyo, 2000 yılında Bill ve Rebecca Goldsmith tarafından kurulmuş. Radyo dünyasının çirkin ticari yüzünü gören Bill Goldsmith, eşiyle beraber bir karar alarak insanların diledikleri kadar reklamsız dinleyebilecekleri ve onları mutlu edecek şarkılara yer veren bir radyo istasyonu kurmak için kolları sıvamış. Kaliforniya’nın Paradise bölgesinden doğan radyonun ismi de buradan geliyor. Ancak Kaliforniya’da yaşanan ünlü yangınlarda bu bölge tamamen kül olmuş durumda. Bölgenin özgür ruhu ise Radio Paradise’da yaşıyor.

Gelelim radyomuza… Radyoda kesintisiz şekilde dinleyebileceğiniz dört çalma listesi bulunuyor. Adı üzerinde yumuşak şarkıların yer aldığı Mellow Mix, Rock Mix, dünya müziklerinin yer aldığı World / Etc Mix ve bu üçünün karışımı olan Main Mix. Sizin için özel hazırlanmış bir çalma listesi hissiyatı veren mix’leri dinlerken yan tarafta da ilgili sanatçı hakkında bilgi alabiliyorsunuz. Radyonun 21 senede oluşturduğu ciddi bir hayran kitlesi var ve bu kişilerin şarkılar için yaptıkları yorumları okuyabiliyor, verdikleri ortalama oyları görebiliyorsunuz. Ayrıca buna ek olarak, şarkıların sözlerini görmek de benim gibi “lyric-geek” olanlar için oldukça eğlenceli oluyor.

Hemen belirteyim: Eğer Taylor Swift, Dua Lipa, Carly Rae Jepsen gibi popüler isimleri seviyorsanız bu radyo size göre değil. 1950-2020 yılları arasında üretilmiş tüm indie ve cool şarkıları düşünün. Çalma listeleri tam olarak bu şarkılardan özenle üretilmiş. Bu yazıyı yazarken birer tane Coldplay (Radiohead ile beraber radyoda çalmaya hak kazanan en popüler grup), It’s A Beautiful Day, Glen Hansard, Marianne Faithfull ve Jose Gonzalez şarkılarını geride bıraktım bile. Yeni müzik keşiflerim genel olarak internetin ücra köşelerinden beni buluyor, onlar da zaten bu bültenlerde sizinle buluşuyor. Ancak bu keşiflerin de günümüz isimleri olması nedeniyle eskiye bir hasret oluşturdum. Kendimi kolay tükenebilir olanı hazmetmeye başlamak ile suçladım. (Bkz: 6 senelik müzik yazarı problemleri) Radio Paradise sonrasında ise birçok tanıdık şarkıya günün en donuk anında denk gelmenin getirdiği saçma mutluluğu yaşadım. Tabii ki, hemen ardından da defalarca ismini duyduğun sanatçıların daha henüz keşfetmediğin nefis şarkılarını keşfetmenin getirdiği mutluluk duygusunu…

Radyonun web sitesinde dünyanın farklı yerlerinden dinleyicileri gösteren bir haritadan Türkiye dinleyicilerinin oldukça az olduğunu gördüm. Bu durum biraz kalbimi kırdı, sonrasında da bu yazı için kolları sıvadım. Öyle ki Spotify’da kendime Radio Paradise keşiflerimden bir çalma listesi bile yaptım. Radio Paradise dinledikten sonra şunları yaşadım:

  • TV on the Radio takıntısı geliştirdim. (Bende Woods etkisi yaratıyorlar)
  • Ablamın ortaokul yıllarında odada beni Metro FM ile maruz bırakması sonucunda edindiğim Red Hot Chili Peppers nefretinden arındım. Ayrıca Stadium Arcadium’un ikinci diskini ilkine tercih ediyorum. Babamın arabasındaki CD’si aniden kaybolabilir.
  • 80’lerdeki favori gruplarımdan biri artık Tears for Fears.
  • Amerikan gruplarına adadığım lise yıllarımı geri istiyorum. Tanrı Kraliçe’yi korusun!

Ve daha nicesi…Kısacası teşekkürler Goldsmith ailesi!

Radio Paradise’ı buradan dinleyebilirsiniz.