RÖPORTAJ: ANGEL OLSEN

Angel Olsen, 12 Eylül Cumartesi akşamı, Kalben‘in açılışının ardından, Salon İKSV‘de sahne alacak. Bu vesileyle biz de kendisiyle son albümü ağırlıkta olmak üzere çalışmaları hakkında sohbet etme fırsatı bulduk. Konser öncesi Angel Olsen’la arayı kapatmak için buyurun:

Merhaba Angel. Öncelikle nasılsın, nasıl gidiyor?

İyiyim, bir süredir tatildeydim. Bütün yazı rahatlayıp müzik yaparak ve kendime zaman ayırarak geçirdim. Ama grubumla birlikte tekrar yollarda olduğum için de çok heyecanlıyım.

Son albümün “Burn Your Fire For No Witness” ile dinleyici kitleni genişlettin ve bir sürü insana ulaştın. Ama bununla birlikte insanların seni yanlış anlaması ihtimali de artıyor. Bu konuda ne düşünüyorsun?

Bu konu endişelenmemi gerektirecek bir durum oluşturmuyor bence. Ne kadar açık olursam olayım sonunda yanlış anlaşılabilecek bir kısım mutlaka kalacaktır -bu internetteki röportajlarıma bakmamamın sebeplerinden biri aynı zamanda-. Gerçekler her zaman belli bir kalıba uydurmak için ya da başka sebeplerle bir şekilde değiştiriliyor. Bazen bu kalıp gerçekten sanatçının söylemek istediğiyle örtüşüyor da olabilir, ama bu durum nadiren söz konusu oluyor tabii. Bu yüzden ben kendi işimi yapıyorum ve gazetecilerin, eleştirmenlerin işine hiç karışmıyorum.

Önceki albümün “Half Way Home”da sakin ve sade sözleri olan şarkılar ağırlıktaydı ama “Burn Your Fire For No Witness” buna kıyasla çok daha yüksek sesli. Bu değişimin arkasında yatan sebep nedir?

Sanırım değiştim diyebiliriz. Çok değiştim ve muhtemelen değişmeye devam edeceğim. Görünüşe göre her zaman bir yandan solo olarak da çalışmaya devam edeceğim, daha sonraki çalışmalarım da muhtemelen biraz daha fazla değişikliğin ve daha tanıdık şeylerin karışımı olacak.

Yıllar önce bir ska punk grubunun üyesi olduğunu biliyoruz, senin de “Forgotten/Forgiven” hakkındaki yorumlarına bakarak düşünecek olursak bu albümün senin punk yanını yansıttığı konusunda anlaşmış durumdayız. Sence bu yanına daha çok yönelebilir miydin ya da ileride yönelir misin?

Bir şekilde müzik yapmaya her zaman devam edeceğim, önemli olan bu.

Kendini ifade etmekten çekinmiyorsun, şarkılarını dinleyen herkes bunu rahatça görebilir. Peki hiç -kendine karşı dürüst olmaktan korktuğun için değil ama etrafındaki insanlar, belki ailen, fazla karanlık olduğu için senin için endişelenebilir ya da hakkında yazdığın birini incitebilirsin diye- yazdığın bir şarkıyı yayınlamaktan çekindiğin oldu mu?

Sonuç olarak yarattığım her şey, benim düşüncelerimin ve bunların çağrıştırdığı şeylerin biraz daha süslenmiş halleri oluyor, böylece ne bir durumu ne de bir insanı açık etmiş oluyorum. Hakkında iyi hissettiğim bir çalışmamı ne kadar karanlık görünürse görünsün ortaya çıkarmaktan çekinmem, sonuç olarak gerçekler bazen karanlıktır. Yakınlarımın ve ailemin de bunu zaten bildiğini düşünüyorum, benden daha uzun süredir hayattalar ne de olsa.

Daha küçük yaşlardayken ileride dansçı olmayı istediğini söylemişsin. Hala bu konuda hayal kurduğun oluyor mu? Hangi tarzda şarkılar eşliğinde dans etmeyi seviyorsun?

Soul tarzında şarkılar eşliğinde dans etmeyi seviyorum; Don Covay, Candi Staton gibi daha hareketli şeylerle.

Bu İstanbul’daki ilk konserin olacak, daha önce hiç İstanbul’a geldin mi? Konsere nasıl beklentilerle gelmeliyiz? Verebileceğin ipuçları var mı

Bu İstanbul’a ilk gelişimiz olacak, bizi misafir edeceğiniz için şimdiden çok teşekkür ederiz. Biraz sakin ve biraz da gerçekten yüksek sesli müzik dinlemeyi bekleyebilirsiniz bence. 😉

*Röportaja katkıları için Ahmet Nursoy’a teşekkür ederiz.