SAYGI DURUŞU: KARGO – YALNIZLIK MEVSİMİ

Büyümek ile küçük kalmak arasında gidip gelirken, o sancılı zamanlarımı müzik dinleyerek atlattığımın her zaman farkındaydım. O sancılı zamanlarım tam da Türkiye’ye alternatif rock müziğin doğduğu 90’lara denk geliyor. Müzik zevkimizin neredeyse sadece Kral TV tarafından şekillendiği zamanlarda (TRT 3’te Şener Yıldız’ın sunduğu Rock Market ve Ceylan TV’de Hicri Bozdağ’ın sunduğu Rock Station hariç) TV’de beliren, benim için ayın karanlık yüzü gibi, parlaması mümkün ama doğası gereği parlayamayan Özlem Tekin, Şebnem Ferah, Refleks, Sağanak, Mor ve Ötesi, Kargo ve Vega oluyor. Klipleri karanlık, şarkı sözleri bir şeyleri sorguluyor, Allah’ım sanırım ilk defa oluyor, kimse aşktan bahsetmiyor, ille de bahsediyorsa daha önce hiç aşina olmadığım felsefik bir yordam kullanıyor, neredeyse Schopenhauer ile aşkın felsefesini tartışıyor, gerçek olabilir mi?

Katarsisi işte o anlarda hissediyorum. Heavy Metal ağırlıklı dinleyince, yeni yeni öğrendiğim İngilizce ile en fazla f*ck the system vari şeyleri anladığımdan, kendilerince “sistem eleştirisi” yaptıklarını düşünüyorum ama duygularıma karşılık gelmesi için sözlerin Türkçe olmasına da ihtiyacım var. İşte o zaman derdime derman olan Kargo oluyor. Ulu Manitu Sir diye adlandırıldığını hatırladığım Mehmet Şenol Şişli, Kargo’nun en sevdiğim albümü Yalnızlık Mevsimi‘nin çoğu şarkısının sözlerinde imzası bulunan pek önemli bir şahıs oluyor benim için. Şöyle diyor “Tanrı’ya Dua Et” şarkısında:

Her nefes aldığında verdiğin sözler
Tedirgin bir sır gibi eridi dudağında
Kader bir labirent tutku ölü bir dost
Gözyaşın düşerken yere yardım isteme

Ah yalnızlık bir mevsim gibi
Suçlunun ismi yalnızın resmi
Kibritçi kız gibi Tanrı’ya dua et

Koray Candemir’in puslu sesi ve Serkan Çeliköz’ün karanlık klavye tonları ile iyiden iyiye kendime dönüyorum; yalnız kalmak en sevdiğim eylem oluyor. Bir ergen için şaşırtıcı bir eylem olmasa da bilgisayar/internet/telefonun olmadığı düşünüldüğünde yalnızlığın ruhun derinliklerine kadar hissedildiği tahmin edilebilir. Sonra aynı albümün Geçmek Süresi şarkısı durmadan şöyle söylüyor: “Yalnızım çünkü razıyım”. Ardından Yalnızlar Çağı şarkısı “Bütün ol, ayrı tut kendini” diyor. Söyleyen Ulu Manitu Sir, seslendiren Koray Candemir olunca, yalnız kalma eyleminin uhrevi bir amaca hizmet ettiği inancı pekişiyor. Yalnız olmaya ara verdiğim bir yaz akşamı Bodrum Körfez Bar’da konser sonrası karşılaşıyor, sohbet ediyoruz. Ne de normal insanlar diyorum, her zaman karanlık ve karizmatik olacakları sanrısıyla.

En kıymetli albümlerini yalnızlığımla kucaklarken, 2000 yılında Sen Bir Meleksin albümü çıkıyor. Albüm çıkış şarkısı ile benden medet umma çağrısı yapıyor. Yine de bir umut alıyorum albümü. Koray Candemir, sesin yine ne güzel diyebiliyorum, okulda birkaç kere walkmene koyup dinliyorum ardından sıramın altında unutuyorum ve okul müdürü, okulda kasetin yasak olması sebebiyle alıyor kasetimi. Normalde peşine düşeceğim kasetimin peşine düşmüyorum.

Sonra Koray Candemir’i ve Kargo’yu takip ediyorum, konserlerine gidiyorum, gençliğime bir saygı niteliğinde. Ama ne Kargo Koray’sız, Mehmet’siz ve Serkan’sız oluyor ne de Koray Kargo’suz. Hep bir şeyler eksik, yarım kalmış, tamamlanmamış. Belki de özlediğim tam olarak yalnızlıktır ve Kargo artık yalnızlık pompalamaktan vazgeçmiştir gençlere ihtimaliyle derin düşüncelere dalıyorum. Hala üreten insanlar olsalar dahi, maziye bırakıyorum kalbimi. Neden sonra, kendi kendime şöyle söylüyorum:

Adeta “O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler…”

Yalnızlar şimdi susmakta, inancın umudun koynunda – Kaderin Dizaynı (Yalnızlık Mevsimi)