Bir müzik blog’unda yazmanın en güzel yanını açıklıyorum: Sene sonunda takipçiler ile paylaşılacak bir sene sonu listesi hazırlamak. Hatta bu listeyi yapmak o kadar keyiflidir ki sene ortasında bile yapıyoruz. Geçtiğimiz ay Instagram hesabımızdan bir oylama gerçekleştirdik ve takipçilerimizin de bizimle aynı fikirde olduğunu görmek oldukça keyifli oldu.

Tam bu noktada kalemi takipçilerimize veriyoruz. Atladığımız bir albüm var mıdır? Bizim listemizde olan ancak sizin nefret ettiğiniz bir albüm var mıdır? Ve hayır, St. Vincent’ın albümü biraz hayal kırıklığıydı ve bilerek bu listede değil. O konuyu da ayrıca sene sonunda değerlendireceğiz.

İşte, bizim listemiz:

Faye Webster – I Know I’m Funny haha

Stella Donnelly’den yeni albüm beklerken Faye Webster, bu seneki aradığımız sarkastik kaliteli müzik ihtiyacımızı karşıladı. Dördüncü albümünde Webster, albüm başlığında da yer verdiği ironiyi şarkılarına taşıyor. Sesinde ise bu eğlenceden gram eser yok. Hatta vokal tarzı bu kadar aynı olup duyguları bu kadar iyi aktarabilen kaç müzisyen vardır? Çok olduğunu sanmam.

The Staves – Good Woman

2014 tarihli If I Was kadar olmasa da yeni albümlerinde The Staves, senenin en duru albümlerinden birine imza atıyor. Duru albüm: Çok net bir prodüksiyon, mükemmel vokallar ve hayal kırıklığına uğratmayan melodiler.

Julien Baker – Little Oblivions

Kankası Lucy Dacus, bu sene bizi biraz hayal kırıklığına uğratsa da Julien Baker tekrardan gönlümüzü kazandı. 2017 tarihli Turn Out The Lights albümü ile kalbimizi tam anlamıyla yere atıp üzerinde tepinen Baker, bu albümde darbenin gücünü düşürüyor. Kendisinin bir müzisyen olarak yeteneklerinde ise hiçbir azalma yok.

Hayley Williams – FLOWERS for VASES / descansos

Geçtiğimiz sene ilk albümünü yayımlayan Paramore’dan Hayley Williams, bu senenin başında yayımladığı yeni albümünde ilk albümün ilk 2 EP’si arasında kalan hikayeleri şarkılaştırıyor. Albümün tamamı sevgilisinden ayrılmış biri için tematik bir soundtrack oluşturuyor. Aynı zamanda Williams’ın albümdeki tüm enstrümanları kendisinin çaldığını da düşününce “kişisel albüm” tanımı yepyeni bir anlama bürünüyor.

girl in red – if i could make it go quiet

Birçok müzisyenden tam not alan Norveçli girl in red, tabii ki bizim de radarımızdaydı. Z kuşağı temsilcilerinin etrafımızı çevirdiği şu son günlerde, yeni neslin duygularımızı bu kadar iyi anlatabilmesi karşısında şaşkınlık yaşıyoruz. girl in red, albüm boyunca çıkış albümünün ham yapısını korunurken FINNEAS prodüktörlüğünde yüksek kalitede katmanlı bir yapıya  erişiyor.

Olivia Rodrigo – SOUR

Bir başka Z kuşağının öne çıkan isimlerinden biri de Olivia Rodrigo idi. Driver’s Licence ile TikTok gibi mecralarda büyük bir çıkış yapan Rodrigo, ilk albümünde ayrılık, kalp kırıklığı, ergenlik sancıları, kıskançlık gibi konuları işliyor. Her ne kadar şarkıları biraz daha içinizdeki ergene hitap edecek olsa da albümdeki şarkılar, geleceğin en büyük yıldızlarından biri ile karşı karşıya olduğumuza işaret ediyor.

Polo & Pan- Cyclorama

Daha önce bu topraklarda da canlı kanlı dinleyebildiğimiz Fransız ikili, son albümlerinde de çıtayı üst seviyeden tutuyor. Rüya hissi veren Fransızca Attrape-rêve’den daha albüm çıkmadan önce klasikleşen Feel Good’a kadar farklı tınılar ile grup, tekrardan sınırları zorluyor.

Paul McCartney – McCartney III Imagined

2020 için sene sonu listemizde son dönemlerde yayımlanmış olması ile bu albüm yer almadığı için çok üzülmüştük. Neyse ki Paul bizi duymuş ki tüm sevdiğimiz isimleri bir araya getirerek bu enfes albümün bir yeni versiyonunu da yayımladı. Orijinalinin muhteşemliğini henüz sindirememiştik ki yeni versiyonda birçok farklı müzisyenin güçlü yanlarını yansıttığı bu yeni versiyonlar ile karşı karşıya kaldık. Albüm tam anlamıyla dahice

Lana Del Rey – Chemtrails Over The Country Club

Norman Fucking Rockwell’in muhteşem bir albüm olarak Grammy’lerden boş dönmesini hatırlarsınız. Çağımızın en üretken isimlerinden Lana Del Rey, yeni albümü ile bu öksüz kalan albüme adeta bir kız kardeş veriyor. Diğer albüm ile karşılaştırıldığında biraz sönük kalsa da Lana, kaldığı yerden devam ediyor. Bir albümün baştan sona güzel bir deneyim sunması için öne çıkan parçalardan oluşmasının gerekmediğini bir kez daha kanıtlıyor. Bu albümde bir radyo şarkısı yok, ancak yine de severek dinleyeceksiniz.

Affet Robot – Fiyasko

Yerli sahneden senenin ilk döneminde çıkan albümler arasında en çok dikkatimizi çekenlerden biri Affet Robot’u Fiyasko’su oldu. Albüm baştan sona 80’ler İngiltere’si etkisi yaratıyor. Farklı bir evrende, farklı diyarlarda size eşlik edecek bir albüm. Albümün en fazla dinlenen şarkısının bile Spotify dinleme sayısının 50.000’den az olması….:( COME ON!

Cava Grande – Hollow Shell

Daha önce HVOB konserine gidip Tan Tunçağ’ın açılışı sonrasında ana sahnenin çıtayı o seviyede tutamaması nedeniyle konseri yarıda bırakmıştım. Herkesin koşa koşa gittiği yabancı bir grubu yanında sönük bırakmayı başaran sevgili Tan Tunçağ, yeni albümünde de çıtayı yukarıda tutuyor.

La Femme – Paradigmes

Fransız Indie sahnesinin en popüler isimlerinden La Femme, yeni albümlerinde tam anlamıyla karanlık tarafa geçiyor. Müzikal becerilerini daha da öne çıkardıkları bu albümde bir arada olmanın getirdiği festival ruhunu taşıyan şarkılar, karanlık hisler ile buluşuyor. La Femme’ın pandemi sonrasında turneler ile uluslararası grup bayrağını en üst seviyeye çekeceğini düşünüyorum.

Sad Night Dynamite – Sad Night Dynamite

Defalarca yazdık, eğer hâlâ Sad Night Dynamite’ı keşfetmediyseniz daha ne yapabiliriz, bilemiyorum. Şöyle söyleyeyim: Bu senenin en iyi keşfi bu grup oldu. Damon Albarn ve FKA Twigs onaylı… Eğer grup, bu seviyeyi ileriki albümlerinde de devam ettirirse geleceğin en büyük gruplarından biri ile karşı karşıyayız. Zekice tasarlanmış bir çıkış albümü.

Wolf Alice – Blue Weekend

Mercury Prizelı bir önceki albümlerinden sonra zirvede bırakacaklarını sandıysanız yanıldınız. Her ne kadar Visions of a Life’ın seviyesinin bir tık altında olduğunu düşünsem de Wolf Alice, yeni albümlerinde tekrardan zirveyi zorlamayı başarıyor.

Altın Gün – Yol

Ne diyebiliriz ki? Ülkemizin güzel şarkıları, bir kez daha saykodelik ile buluşuyor ve ortaya enfes bir iş çıkıyor.

SAULT – 9

Siyahi bireylerin kültürünü temsil eden bir albüm olduğu için beyaz biri olarak listeye dahil etme konusunda tereddüt yaşasam da pas geçemeyeceğim. Siyahi kültürünü sosyolojik ve psikolojik boyutları ile yedirerek Afrobeat icra eden SAULT’un bu seneki albümü kendisini tam 99 gün sonra imha edecek. Hadi Spotify’a!

Griff – One Foot In Front of The Other

BRITS Ödüllerinde Yükselen Yıldız unvanını kazanan sevgili Griff, ilk albümünde elektronik ile R&B’nin buluştuğu yerde bizleri karşılıyor. Henüz daha 20 yaşında olmasına rağmen tamamen kendi prodüktörlüğünü yaparak ürettiği ilk eseri ile Griff, İngiliz DIY(Kendin yap) kültürünün simgelerinden biri hâline geldi bile. Öyle ki BRITS Ödüllerindeki elbisesini bile kendi yapmış.

Japanese Breakfast – Jubilee

Michelle Zauner, annesini kaybetmenin ardından girdiği uzun bir yas sürecinden Jubilee albümü ile geri dönüyor. Pop ile Indie müziği orta noktada buluşturmayı başaran albümler, her sene “en iyiler” listesinin baş sıralarında yer almaya hak kazanır. Bu senenin kazananı Japanese Breakfast olacak gibi duruyor. Ama tabii, bir de gelmekte olan bir Lorde albümü var.

The Weather Station – Ignorance

Müziğin politik ve sosyal olaylardan etkilenmesi kaçınılmaz. Bence bu senenin en politik albümü The Weather Station’dan geldi. Önceleri şarkı sözleri odak noktasında olacak şekilde sakin albümler ortaya koyan Tamara Lindeman, bu albümde de kaldığı yerden devam ediyor. Üstelik bu defa arkasında bir grup ile. Ortaya çıkan iş ise her zamankinden daha iyi. Lindeman, tam anlamıyla bir karanlığa sürüklediğimiz dünyamızın içerisinde kalan bir nebze güzelliğin müziğini ortaya koyuyor. Bu senenin en iyi işlerinden biri.

Clairo – Sling

Oldukça Jack Antonofflu bir yıl yaşıyoruz. Taylor Swift ve Lana Del Rey iş birliklerinin ardından Antonoff imzalı Clairo’nun Sling’ine kavuştuk. İlk albümü Immunity’de lo-fi tınıları ve Rostam imzalı prodüksiyonu ile büyük bir çıkış yakalayan sevgili Claire, uzun seneler boyunca kült olarak adlandırılacak bir albüme imza atıyor. Herhangi bir limit olmadan yaratıcılığının limitlerini zorladığı, müziğin uç noktalarına ulaştığı ve geleneksel olanı yepyeni ile buluşturduğu eşsiz bir albüm ile karşı karşıyayız. Henüz daha yeni bir albüm olduğundan sindirme sürecindeyim, ancak ilerleyen dönemlerde bu albümden daha fazla bahsedeceğim.